AB treni makinistleri su koyuverdi!

A -
A +

"Avrupacılar", gerçekten çok acınacak durumdalar; "Uyum" -daha doğrusu "Teslimiyet" yasalarını, iki günde ekspres hızı ile geçirdikten sonra, "Avrupa treninin" makinistleri, Türkiye'ye müzakere tarihi vermek hususunda su koyuveriyorlar. Bir tanesi, Avusturya Dışişleri Bakanı Schlüssel çıktı, "Türkiye AB'ye girecek olgunlukta değil.. Askerler söz sahibi oldukça giremezsiniz" dedi. Almanya'nın Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanı Beckstein, "Garson Belediye Başkanına puro koşturduğu sürece AB'ye giremezsiniz" buyurdu! Burada hemen bir açıklama yapmalıyım: Bilmiyorum Kopenhag Kriterleri arasında "Puro Kriteri" de var mı? Ama sormak isterim; binlerce yıllık tarihi olan, devletler kuran ve bu imbiklerden geçmiş değerleri bulunan milletimizin kendi kriterleri yok mudur? Bize purodan eşcinsellik haklarına kadar kriterlerini dayatan Avrupalı Ev Ödevi hocalarının bize ters gelen bazı huy ve âdetlerini biz de sorgulayamaz mıyız? Mesela tuvalete gittikten sonra su ile yıkanmayan, ayda yılda bir banyo yaptıkları için kokularını parfümlerle örten ve içine sümkürdükleri durağan leğen suyunda yüzlerini yıkayıp çıkan ve ahlak değerleri gittikçe daha pespayeleşen dostlarımızın "kulübüne" girmek hususunda bizim de tereddütlerimiz olduğunu niçin belirtmeyelim? Verheugen Bütün bu münasebetsizliklerin üstüne "Genişlemeden sorumlu" Komiser Günther Verheugen'in sözleri tüy dikti... Ve Muavin Komiser Mesut Yılmaz'ın ve diğer Avrupacıların canlarını çok sıktı. Verheugen, milletinin şanına yakışır şekilde, dangadak "Aralıktaki Kopenhag zirvesinde bizden müzakere tarihi beklemeyin... Gözboyama değil gerçek uygulama bekliyoruz" demiş. Bizimkiler, bu sözleri hemen tevile çalışıyorlar; Verheugen bizi uygulamaların hemen yapılması içim uyarmak, tahrik etmek istemiş... Bazıları da onu, oyunu bozduğu için adeta AB karşıtlarının "ülkücü" ajanı olmakla suçluyorlar! O da herhalde, bizim lobicilerin, "Aman seçimlere kadar dalgalandırmayın" diye ricacı olmaları üzerine, dangadak, düşünmeden sözlerini tevile çalışıyor; "Türkler müzakere tarihi beklemesinler" dememiş de "Türklerin yıl sonuna kadar kriterleri uygulayacaklarını sanmıyorum" demiş. Arada ne fark var; anlayabilmiş değilim. O da biliyor ki biz de, biliyoruz ki bu seçim telaşında uygulamaların yapılmasına maddeten imkan yok... Diğer aday ülkelere aynı uygulama şartı dayatıldı mı bilmiyorum ama şurası mahakkak, Avrupalıların indindeTürkiye'nin "özel sakıncalı" bir durumu var. Bizi başka yerlere kaymayalım diye müzakere tarihi verseler bile yıllarca oltanın ucunda tutarken, hep gözünüzün üzerinde kaşınız var diye yeni dayatmalar yapacaklar. AB'yi Gençlerimizin "nurlu ufukları" diye takdim edenler, AB'nin, aslında geleceğimizi ve gençlerimizi ipotek altına aldığını görmüyorlar mı? Temeldeki çarpıklık AB'ye girelim ama ne pahasına? Türk tarihinden ve milli hassasiyetlerimizden habersiz Verheugen gibi kişilerin, nasıl ev ödevi verecekler diye ağızlarının içine bakmak, milletimizin geleceğini onlara ipotek etmek, -eğer bizim Avrupacıların- Türk olarak şereflerine dokunmuyorsa, acaba kişisel izzeti nefislerine de dokunmuyor mu? Bakınız, Avrupacı Hasan Cemal, "sicilimiz kötü olduğu için, AB'nin uygulamalarımıza itina etmelerini" mazur görüyor.. Kısacası demek ki "sicil amirlerimiz" Verheugenler, Karen Fogglar vb. Bütün açık şartların ardından Kıbrıs dayatması ve "Müslüman Türklerin" Avrupalı olamayacakları ve Avrupa'da serbestçe dolaşamayacakları" gerçeği var. Dahası da var; SABAH gazetesinin Başyazarı da, bütün bu şartlara ilave olarak, AB'ye aday değil, aday adayı olarak, on-onbeş yıl sürecek müzakerelerin başlama tarihi verilmesine, "3 Kasım Seçimlerinde, AB karşıtlarının -özellikle MHP'nin, iktidara gelmesinin engel olacağını kabulleniyor. Bunun "mefhumu muhalifi" -karşıt kavramı- şudur: "MHP sakın iktidara gelmesin, yoksa Avrupalılar kızarlar" Demokrasiye bu kadar bağlı arkadaşlarımız, Türk halkının iradesinin tecelli etmesine Avrupalıların ipotek koymalarını, olağan sayıyorlar. Ama, herhalde asil ve son sözü Türk milleti 3 Kasım'da söyleyecek. Seçim AB konusunda gerçek kamuoyu araştırması ve referandum olacak. Türk milleti, Avrupacı liderlerin ve politikacıların, Avrupa kapısında, ellerinde şapkaları, beklemekle ve AB treninin furgonuna yapışmak hususunda gösterdiklerı gaflet ötesi utancı muhakkak fark ediyordur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.