Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni Cumhurbaşkanı George W. Bush'un başlıca kuralı, ilk konuşmasında belirttiği gibi, "nezaket ve zarafet!" Bu kurala sadık kaldığı için, Cumhuriyetçileri ve kendi taraftarlarını da kızdırmak pahasına, yolsuzlukları, yargılanmasına kadar gidebilecek derecede ayyuka çıkan selefi Clinton'ı şahsen suçlamaktan hatta Adalet Bakanlığına ve FBI'a bu konuda talimat vermekten özellikle kaçınıyor... "Centilmenler öyle yapmazlar!" diye... Kadrosunun iki önde gelen kişisinin, Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'ın de, resmi görevlerinde uymakta kararlı oldukları ilkeler ve kurallar var. Bunları Internetteki Web sitelerinde açıklıyorlar ve bakanlıklarındaki maiyetlerine duyuruyorlar. Colin Powell'in kuralları Önce, Colin Powell'in "Kurallarını" açıklıyayım: Her şey göründüğü kadar kötü değildir. Yarın sabah da daha iyi olacaktır. Önce kız ama sonra kızgınlığına hakim ol. Ego'nun (benliğinin) mevkiin ve makamınla özdeşleşmesinden kaçın ki, bir gün mevkiinden uzaklaşırsan, benliğin zarar görmesin. Her şey mümkündür. Seçtiğini bilerek seç; o zaman elde edebilirsin! Ters koşullar, doğru karar vermene engel olmasın. Başkaları yerine karar vermen mümkün değildir; başkalarının da senin yerine karar vermelerine müsaade etme. Küçük şeyleri, ayrıntıları kontrol et. Başarılarını paylaş. Soğukkanlılığını ve nezaketini hiç kaybetme. Vizyon sahibi ve titiz ol, maiyetinden de bunları bekle. Korkularına ram olma ve menfi kişilere danışma. Devamlı iyimserlik insana güç verir! Donald Rumsfeld'in kuralları Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in "Baba" Bush döneminde Beyaz Saray'da Genel Sekreter ve sonra gene Bakan olarak Pentagon'da görev yaparken, kendisi için koyduğu ve uyguladığı yüzü aşkın kuralı var: Bunları da şimdi Web sitesine yerleştirmiş ve personeline dağıtmış. Bunlardan bazılarını yazıyorum: Eğer Başkandan daha başlangıçta düşündüklerini her zaman serbestçe söylemek için müsaade almamışsan görevi kabul etme. Kendini Başkan sanma; sen Başkan değilsin, Anayasaya göre tek Başkan var. Önemli konularda, Başkanın görüşlerine sadık ol. "Bilmiyorum" demesini öğren. Hata yapınca hemen Başkana haber ver ki gecikme hataları arttırmasın. Başkana bazı başka seçenekler hazırla. "Biz" ve "onlar" demekten kaçın; medyaya ve Kongre mensuplarına ne ram ol ne de onları kızdır. Onları, oldukları gibi kabul etmesini bil. Başkana yakın olmanın bir bedeli ona gerektiğinde kötü haberleri vermektir. Ona gerçekleri söylemezsen başkaları da sana söylemez. Selef ve haleflerinizi kötülemeyin. Kendinizi yerine konulmaz bir kişi sanmayın: De Gaulle'ün dediği gibi, dünya kabristanları yerleri doldurulamaz kişilerle doludur. Yerinize adam yetiştirin. Basın mensupları sizden düşüncelerinizi sorduklarında, cevap verirken onların aslında Başkanın düşündüklerini ögrenmek istediklerini bilin. Espritüelliğinizi kaybetmeyin; unutmayın ki, maymunun poposu daha yükseklere tırmanınca daha fazla meydana çıkar. Fazla eleştirilmiyorsanız, fazla bir iş yapmıyorsunuz demektir. Kaybolmuşsanız, Amerikan Hava Kuvvetleri uçuş talimatnamesinde dendiği gibi "daha yükseklere tırmanın, yakıt tasarruf edin ve itiraf edin." Basın ve politikacılara dair Politikacı için en büyük risk fazla medyatik olmaktır. Herkesi memnun etmeye çalışırsanız muhakkak memnun olmayanlar olacaktır. Medyanın gerçek lügatinde "off the record", "yazılmamak kaydiyle" yoktur. Medyanın sorularına karşılık üç başlıca cevap vardır: 1- Biliyorum ve size söyliyeceğim. 2- Biliyorum ama açıklayamam. 3- Bilmiyorum. Rumsfeld'in daha birçok kuralları var. İlerde yeri geldikçe bunları da aktaracağım.