Fikriye Hanım masalı; abesle iştigal...

A -
A +

Atatürk öleli 63 yıl oldu. Tarihteki dünya liderleri arasında milletinin sevgisini ve saygısını bunca yıl kaybetmemiş nadir devlet adamlarından biri... Belli bir kesimin bunca sinsi ve açık çabalarına -hakkında uydurulan alçakça dedikodulara rağmen! Birilerinin, Anayasada "değişmez" diye yazılı ilkelerini, Büyük Nutuk'undaki vasiyet ve uyarılarını- "müzede, ondan kalmış bir avuç bayat sarı leblebiye" benzeterek, erozyona uğratmalarına rağmen, şükürler olsun ki çok zinde muhafızları var! Ama korkuyorum ki yıllar geçtikçe ve canlı tanıklar ortadan kayboldukça, bazıları iyi niyetle bazıları da sansasyon merakı ile- belli Atatürk düşmanları da kendi meş'um maksatları uğruna, özel hayatı konusunda, olur olmaz uydurmalar ve yakıştırmalar yapacaklar ve aziz hatırasına zarar verecekler. Bunun en son örneği ciddi bir araştırmacı olan dostum Hıfzı Topuz'un, yakında yayınlanan FİKRİYE adlı kitabında, Mustafa Kemal'in uzak akrabası ve Milli Mücadele esnasında validesi ile birlikte yakınında olan merhum Fikriye Hanımla "dini nikah" yaptırdığı masalı... Hıfzı bu bilgileri adını ilk defa duyduğum Fikriye Hanımın arkadaşı olduğu söylenen Handan hanımdan edinmiş... Kitabında nikahı kıyan ünlü bir bakanın ve nikah şahitlerinin isimleri varmış... Bekleyeceğiz ve görecegiz. (Korkarım ki "ünlü" nikah şahitlerinden biri babam Kılıç Ali çıkmasın.) Fikriye Hanım konusu aslında türlü yorumlara ve komplo senaryolarına açık bir konu. Bu genç ve güzel romantik hanımı Mustafa Kemal'in veya onu kıskanan ilk ve son eşi Latife Hanım'ın öldürttüğü bile söylenmiştir. Gerçek şu ki, Mustafa Kemal'e aşık olan Fikriye Hanım, Paşa İzmir'de tanıdığı Latife Hanımla evlenince bunalıma girmiş. Ankara'dan uzaklaştırılmış ve bütün ihtarlara rağmen Ankara'ya gelip Mustafa Kemal'le görüşmek isteyince yaveri Muzaffer (Kılıç) tarafından çok nazikane bir şekilde uyarılmış ve istasyona götüren araba içinde cebinde taşıdığı küçük bir tabanca ile intihar etmişti. Ve hemen de vefat etmişti. Nikah masalı Muzaffer Kılıç, beni yetiştiren amcamdı ve bu olayı ondan babam Kılıç Ali'den ve o muhitte Latife Hanıma da yakın olan halalarımdan, hep "Zavallı Fikriye" diye dinlemişimdir. Sanırım ki bu olayın naklen de olsa en yakın tanıklarından olarak, belki bir ben ve belki de olaya yakın tanık olan Salih Bozok'un oğlu Muzaffer kalmışızdır. İkimiz de hiçbir zaman Fikriye'nin Mustafa Kemal'in "dini nikahlısı" olduğuna dair bir tek kelime duymamışızdır.. Zaten, halamın eniştem Mithat Beyle, medeni nikahla evlenmesi hususunda ısrar eden Mustafa Kemal'in kendisine dini nikah yapması mantık harcı olamaz. Kaldı ki, buna eğer dedikodulara engel olmak için tevessül etmişse, niçin bu haber ilan edilmemişti de, Fikriye Hanım hep Paşanın yakın akrabası ve validesinin yardımcısı olarak tanınmıştı Ankara'da? Dediğim gibi o dönemde Çankaya'ya sık sık giden halalarımdan da bu nikah masalını hiç duymamışımdır. Velhasıl dostum Hıfzı Topuz, Handan hanım diye bir hanıma kanarak biraz abesle iştigal etmiş gibi geliyor bana. Eğer dostum bunları yazmadan bana da danışsa idi ona da aile muhitimde "yaşadıklarını" naklederdim. Mustafa Kemal Atatürk'ün özel hayatı ve ilişkileri maalesef ve hele zaman geçtikçe her türlü romantik veya kötü maksatlı yorumlara yakıştırmalara müsait hale geliyor. Belki de kaçınılmaz bir şey. Gene de iyi dayandı. Bundan sonra yazılabilecekleri -ve uydurulacakları- düşündükçe, Ata'nın sevdiği ve kullandığı bir tabirle "tehevvüş" ediyorum. Hele bizler de ortadan kalktıkça... Babam, Atatürk'e ölesiye bağlı, ona toz kondurtmayan bir insandı. Eski terbiye icabı O'nunla laubali olmak bir yana, Devlette genel müdürlük düzeyine yükseldiğim halde, dikkatli ve mesafeli konuşmam gerekirdi.. Özellikle Atatürk konusunda! Ama ben -bugün hakkında çıkarılacak dedikoduları sezmiş gibi- bir defasında, bütün cesaretimi toplayıp: "Baba ilerde Atatürk'ün özel hayatı hakkında çeşitli dedikodular çıkarılacak. Bunları şimdiden açıklığa kavuştursanız veya bana anlatsanız" diyecek oldum ve babamdan hayatta yediğim en büyük zılgıtlarından birini yedim: "Bana bak: O büyük insanın özal hayatı ne seni ne de başkalarını ilgilendirmez. Ben bazı şeylere vakıfsam bunlar da benimle mezara gider!" Sevgili babacığım, bugün olacakları nasıl tahmin edebilirdi ki!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.