Kendi kalemize "Altın gol"!

TBMM yarın, büyük ihtimalle -tabii bir oyun oynanmazsa- erken seçim kararını verdikten sonra, ülke, alaca karanlıktan gün ışığına çıkacak, liderler ve politikacılar, ister istemez Ankara'daki sanal âlemlerinden, seçim eğik düzeyindeki gerçek dünyaya girmek zorunda kalacaklar. İşlerı hiç de kolay olmayacak; Avrupa Birliği Uyum Yasaları konusunda, özellikle İdam-Anadilde Eğitim ve Yayın hususunda, şimdiye kadar pervasızca söylediklerini, bakalım İstanbul, Ankara dışındaki seçim meydanlarında.seçmenlerin karşısında, kıvırmadan, dobra dobra söyleyebilecekler mi? Bu hususta ilk işareti Yenı Türkıye'nin lideri İsmail Cem, bu konuları paketteki diğer konulardan ayırmak yolunda Mesut Yılmaz'a yaptığı teklifle vermişti. YTP'nin Grup Başkanvekili Afyon Milletvekili Gaffar Yakın daha açıkça söyledi: "Bu konularda oylamayı gizli oyla yapalım yoksa teröre ve Apo'ya 174 şehit vermiş olan Afyon'da seçmenlerimin yüzüne bakamam!" Çok gerçekçi bir söz; ne Gaffar Bey, ne de çoğu milletvekilleri, sadece Afyon'da değil, yurdun her köşesinde, yüzlerce şehit vermiş olan yörelerde- bu oylarını kıvırmadan savunamazlar. Hatta, son kamuoyu araştırmalarından anlaşıldığı vechile, halkın çoğunluğunun karşı çıktığı anadilde -Kürtçe- eğitim ve yayını savunamayacak, ve açıkça "AB istiyor diye idamı kaldıralım. Şehitlerinizin katili Apo'yu asmamalıyız" diyemiyeceklerdir. Gaffar beyi -gücenmesinler- bu sözlerinden, en azından politikacıların ikiyüzlülüğü yansıyor; hem gizli oyla idama vb. karşı çıkacaksınız, ama sonra seçmeninize gidip "ben de bunlara karşıyım" diyeceksiniz.. Ertuğrul Özkök "Bir gün lanetle anarız" başlıklı ve Avrupa Trenini kaçırabileceğimiz güne atıf yaptığı yazısında, diğer ülkelerin ve hele 10 Aralık Kopenhag Zirvesinde AB'ye üye alınacak 12 ülkeninin "mırın kırın etmeden" Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiklerini "kopmplekse işimize ne karışıyorlar" demeden kapılmadan yerine getirdiklerini söylüyor.. Ama unutuyor ki, binlerce yıllık devlet deneyimleri imbikten geçmiş hassasiyetleri ile, Türkiye, ne nevzuhur Çekya ne de Slovakyadır. Sömürgeci hocaların "ev ödevlerini" yapacak Afrika kabile ülkesi hiç değildir. Orada bölücülük ve terör tehlikeleri var mı? Bölücülerin silah olarak ve Türkiye'yi bölmek için fiilen kullandıkları bir anadil sorunu var mı? Onların bu konularda sorunları ve kompleksleri yoksa, bu kendilerini alakadar eder! Çoğu yazarlar, günlerdir istatistikler vererek Türkiye'nin ekonomide insan başına düşen gelirlerde vb.Yunanistan'dan geride olduğunu söylüyorlar. Nerede ise AB'de olsak ülkede sel felaketleri olmayacak yaralar anında sarılacak diyecekler... Sormak gerekir: Bu hallere düşmüşsek bunun sorumluları, Türkiye'yi daha yukarılara çıkaramayanlar kimlerdir? Altın gol! Kökü nerede olduğu meçhul "Avrupa Hareketi"nin reklamlarının sonuncusunda da halkımızdan AB'ye girmek için "Haydi Altın Golü atın" deniyor! Gol! Bazı kesimler bazı gençlere AB konusunda öyle şartlandırıldılar ki, on yıl mı daha sonra mı, o da belki AB'ye lütfen kabul edildiğimizde bugünkü Atatürk'ün kurduğu TC üniter milli devleti kalacak mı yoksa AB'nin eyaleti mi olacak farkında değiller. Aslında o "Altın Gol" dikkat etmezsek, kendi kalemize atılacak.. Galiba bazılarının umrunda da değil! Ve bir gerçek dünya Geçen Perşembe günü İstanbul'a Harp Akademilerinin mezuniyet töreni vardı. İtiraf edeyim; gözlerım yaşardı: Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Öğretim Eğitim kuruluşlarının dünya silahlı kuvvetleri arasında en ileri düzeye ve diğer dost-müttefik ülkelerın silahlı kuvvetlerine en üst düzeyde eğitim verecek durumda olması büyük iftıhar vesilesi. Bundan öte bir gerçek dünya da burada; AB'nin sanal ve muğlak aleminden ziyade dünyada barışın korunmasında ön saflarda görev yapacak olan uluslararası askeri işbirliğinde ve Türk Ordusunun saygınlığında. İster AB'ye kabul etsinler ister estemesinler Türkiye Ordusu ile orada!