MHP'li Bakanlar, Nazım Hikmet'i aklamayın!

A -
A +

Kültür Bakanı İstemihan Talay, kime, neye güveniyorsa, Nazım Hikmet'i aklamak kararnamesini "geri çekmem" diye diretiyormuş. Sayın Devlet Bahçeli, MHP'li ve diğer milliyetçi Bakanlar! Bu meydan okumaya karşı, kararnameyi imzalamayın; Nazım Hikmet konusundaki büyük yalanı, şimdi "hakikat" olarak tescil etmek, yapılan sözde haksızlıktan dolayı, Türkiye Cumhuriyeti adına özür dilemenin ve böylelikle ülkemizin Sovyetler Birliği'ne peyk yapılması için Nazım ve diğer "eski tüfekler" tarafından, zamanında sürdürülmüş yeraltı faaliyetine karşı yapılmış haklı ve zorunlu mücadeleyi "haksızlık" olarak tescil etmek, bu mücadeleyi yürütenleri suçlamak, gayretlerinin sorumluluk ve vebaline "siz" ortak olmayın! Sayın Devlet Bahçeli belki şu sırada mesele çıkmasın diye liderlerle birlikte bu kararnameye karşı çıkmamış olabilir. Ama mesele var, mesele var: Bu konuda çok önemli bir ilke meselesidir ve bu ilkede ısrar etmek MHP için, MHP'li Bakanlar için artık büsbütün şart olmuştur. Geriye dönerlerse, "bunalıma engel olmak" gerekçesiyle taviz verirlerse milliyetçileri çok rencide edeceklerdir. Kısacası, bu Nazım'a değmez! İstikrar eğer Nazım Hikmet'e ve onun bir zamanlar reddettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına bağlı ise vay halimize! Sayın Bahçeli'nin ve MHP'li Bakanların bu oyuna gelmemeleri gerekir; söz konusu olan Nazım'ın itibarı değil neticede MHP'nin itibarıdır. Talay'ın gayretkeşliği Zaten, bu meseleyi mesele ve bunalım haline getiren, Kültür Bakanı Talay'ın gayretkeşliğidir. Şeytan mı, daha doğrusu hangi şeytanlar dürttü de, Türkiye'nin hiç de azımsanmayacak bir kesiminden milliyetçilerden, MHP'lilerden tepki getireceği muhakkak olan böyle bır kararnameyi, ortada yeteri derecede sürtüşme ve anlaşmazlık konusu ve mesele varken, şu sırada hazırladı? Cevap malum: Tabii, kendisini, asıl sorumlu hissettiği entel-liboşları hoşnut etmek için! Siz riyakârlığa bakın; bu liboş takımı, her fırsatta MHP'yi suçlar veya akıllarınca alaya alırken, hatta bunun için de Türklüğün sembolünün, geleneksel Bozkurt yerine, aşağılayıcı bir üslûpla, dağ keçisi olduğu iddialarını ileri sürerken, MHP'den, MHP'lilerden Nazım Hikmet konusuna ve kararnamesine olumlu bakmasını, kendisini inkar etmesini beklerler; "MHP de Nazım Hikmet'i akladı" diyebilmek için... Nazım gibi büyük ve "itibarlı" bir adam için "iade-i itibar" da ne demekmiş? Gerekçeleri Talay'ın kararnamesinin -ve entellerin- Nazım Hikmet'in TC vatandaşlığına tekrar alınması. İtibarının iadesi, UNESCO'ya 2001 Yılının "Nazım Hikmet Yılı" ilan edilmesi için Türk Hükümeti tarafından başvuru yapılmasının gerekçeleri nelerdir? Onlara göre, Nazım Hikmet, eserleri elliden fazla dile çevrilmiş büyük ve evrensel bir şairdir. Uluslararası bir değerdir. Nazım'ın mahkum edilmesıne ve vatandaşlıktan çıkarılmasına mesnet teşkil eden TCK'nın 141 ve 142. maddeleri iptal edilmiş ve bu konuda af çıkarılmıştır. Bunun için de Nazım Hikmet'e elli yıl haksızlık yapılmıştır. Vatan sevgisi ile yanıp tutuşan Nazım'dan Devlet af dilemeli onu onore etmelidir. Bir an için, Nazım Hikmet'e makabline şamil af çıkarılmasının hukuk bakımından imkansız olabileceğini ve gerçekte büyük bir evrensel şair hatta, bir "Türk" şairi olduğunu kabul etsek bile, hakkındaki gerçek ve belgelenmiş gerçekleri sıralayalım: * Nazım, Rusya'ya kaçtıktan sonra Sovyet Lideri Khruschev'e 7 Aralık 1961'de yazdığı mektupta; 19 yaşından beri "kalbi kafasıyla "Sovyetler Birliği'ne bağlı olduğunu, Rusya'da eğitim gördükten sonra Türkiye'yi komünist yapmak için yeraltı faaliyetinde bulunduğunu ve hapse bunun için mahkum edildiğini itiraf ediyor, yani haksız yere mahkum edildiği iddiası yalan. * Khruschev'e Sovyet Vatandaşlığına geçirilmesi için yalvarıyor. Herhalde almıyorlar ki, o da kökeninde Polonyalılık olduğu için Polonya vatandaşlığına geçiyor. Nazım Hikmet bazı şiirlerinde "burjuva" diye aşağıladığı Mustafa Kemal'e hakaret etmiş. 1951 yılında, Kore'de Çin uçakları tarafından siperlerimize atılan Mektup adlı şiirinde, komünist Çinlilerle savaş halinde olan Türk askerlerine "Hemen teslim ol Mehmed. Ananın başı için, teslim ol kardeşine (yani Çinlilere)" diye yazmış. Nihayet Nazım, ölünceye kadar BİZİM RADYO denilen radyodan Türkiye'ye kin kusmuş ve komünizm propagandası yapmıştır. Şimdi, Talay'a ve bütün Nazım Hikmet'e itibarını ve TC vatandaşlığını iade etmek isteyenlere soruyorum: Bunlar yalan mı? Bunlar vatana ihanet belgeleri değil mi? Eğer yalan değilse Nazım'ın hangi itibarını iade etmek isterler? Nazım Hikmet, büyük bir şair olsa, bütün dünyadaki enteller onu böyle tanısalar ve UNESCO da onu yılın adamı seçse bile, o, milliyetçiler için MHP'liler için, o, Türkiye'yi Sovyetlere peyk yapmak için sonuna kadar fiilen çalışmış bir vatan hainidir. Tabii "vatana ihanetin" anlamı değişmedi ise! Ne olacaktı? Geçen yazımda , eğer o ve onun gibi takibata uğradıkları için şimdi mağdur edilen eski tüfekler başarılı olsalardı Türkiye uzun bir dönem Sovyetlere peyk olacak, Rus boyunduruğu altında yaşayacaktı. "Sovyet Kötülükler İmparatorluğu" çöktükten sonra ülkemiz kurtulmuş olacak. Nazım'ın heykellerini de mezarını da muhakkak yerle bir edecektik. "Vatana ihanet"; şartlar değişti, hatta artık Komümizm tehlikesi kalmadı diye müruru zamana uğrayacak, bağışlanacak şeyler mi? Eğer bu varitse, geçmişteki bütün vatan hainlerinin de, aynı mantıkla, aklanmaları gerekir, hatta onlar için de anıtlar dikilmesi gündeme gelir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.