Son günlerde, UNESCO'nun kışkırtılması ile, Nazım Hikmet'in 100. doğum günü etkinlikleri -şovu- sürmekte... Adam büyük bir şair veya kelime kullanma ustası olabilir. Ama bizim şairimiz ve kahramanımız mı? Sovyet Lideri Brejnev'e mektuplar yazıp, "Türkiye'yi komünist Sovyetlere uydu yapmak için, çok eza cefa çektim.. Beni Sovyet Vatandaşlığına kabul edin!" diye yalvarmış... Bahriye öğrencilerini Komünizme teşvik ettiği yargılamada sabit olmuş ve bu yüzden hapse mahkum edilmiş ama taraftarlarına göre haksızlığa uğramış! Hitler'den de beter diktatör Stalin'e "Beni sen yarattın!" diye ağıtlar düzmüş. Bizim Radyo'dan Türkiye aleyhinde propaganda konuşmaları yapmış.. Kore'de çarpışan askerlerimize "Teslim Ol Ahmet!" diye yazdığı şiir, ben şahit oldum, siperlerimiz üzerine atılmış... Bütün bunlar gerçek ama bizi Nazım taraftarları kös dinliyorlar; onlar için adam kahraman; Türk Devleti ondan özür dilemeli! Kültür Bakanımız diliyor da! HÜRRİYET gazetesinde en doğrusunu, cesaretle Ege Cansın yazıyor, "Nazım'ın günahlarına karşı Türkiye'ye özür dilemesi gereken bir şey yapmamıştır!" diye... Cansın devam ediyor: "Çoğunlukla eski komünistler, 100. yıldönümü bahanesiyle, Nazım'ı sevmeyi bu millete, döve döve öğretmeye çalışıyorlar... Bana kalırsa eski tüfekler, Nazım'ın ölüsü üzerinden toplumla hesaplaşıyor kendilerini beraat ettirmeye çalışıyorlar. Öyle ya Nazım ne kadar itibar kazanırsa, onun mirasını paylaşacak bunca yoldaşa pay çıkacak!" Ama asıl, Nazım ve eski tüfekler başarılı olsalardı bugün yurdumuz nerede olurdu, düşünmek gerek! Evrensel ukalalıklar Dünyada ve bizde, uygarlık düzeyi yükseldikçe, boş zamanlar arttıkça, insanların ukalalık, daha doğrusu "abuk sabukluk" etmek için imkanları çoğalıyor... En eften püften, aslında mesele olmaması gereken şeyler mesele haline getiriliyor! Örnek isterseniz çok! Önce bizden son bir örnek: Bir "hanım" köşe yazarımız, sübyancılığın savunmasını yapmış, bir diğeri de onu desteklemiş. Şimdi günlerce tartışılacak. Eskiden böyle konularda yazılmazdı. Şimdi "feminizm" var ya, "hanım" daha doğrusu "bayan" yazarlarımız, her nedense, hep böyle, belden aşağı konulara merak sardılar. "Doğrucu Davut"lar Amerika'da ve Batıda son zamanlarda bir Politik Dürüstlük (Political Correctness) modası sürüp gidiyor. Mesela sağıra sağır denmeyecek, işitme özürlü denecek, kadın erkek tefrikini belirtmemek için herkese PESON (kişi) denecek. Eski, evlenmemiş kızlar için kullanılan MISS tabii ve evliler için kullanılan MRS, artık yok. Arada tefrik yapılmaması için tümü MS oldu... Geçen haftaki bir olay hem bu politik dürüstlük abartıları yüzünden hem de artık hemen hemen herşeyin para ve maddiyata bağlanması yüzünden, abuk sabukluğun nerelere varacağını gösteriyor. 11 Eylül 2001 faciasından sonra bu olayda yararlık gösteren ve kayıplar veren bir itfaiye birliğinin önüne bir anıt dikilmesine karar veriliyor ve bunun parası da toplanıyor. Anıt "sıfır nokta" denen yerde 3 itfaiyecinin Amerikan bayrağını dikerken çekilmiş bir fotoğraftan esinlenerek yapılmış. Yalnız heykeltıraş, birliği sembolize etmek için, aslında üçü de beyaz olan itfaiyecilerin birini siyah, birini Latin Amerikalı, birini de beyaz yapmış. Böyle yapmasaydı da hepsini beyaz yapsaydı kıyamet kopardı ama, şimdi de beyazlar "gerçek" değil diye kıyameti kopardılar. Hem İtfaiyecilerin tuttukları avukat, fotoğrafın telif hakkını ileri sürerek müvekkilleri adında hem bu işten hem de sonra heykelin başka kullanımlarından ücret talep etmeye kalkışıyor. Tamamlanan anıt bir tarafa atıldı başka türlü problem olmayacak bir anıt yapılacak... Düşünün mesela İkinci Dünya Harbinde Marine askerlerinden Iwo Jımada Amerikan Bayrağını dikerlerken çekilen fotoğraf konusunda da aynı ukalalıklar yapılsa ne olurdu?.. Bu arada bazı aşırı siyahiler ve liboş destekleyicileri ABD'nin kurucularının, Washington'un, Jefferson'un, Madison'un vb. adını taşıyan okullara başka isimler vermeye başladılar. "Bu adamlar bizim kurucularımız değil hem de zamanında köle kullanmışlardı" diye! Bu tür ukalalıkların, abuk sabuklukların komşuda düşüp bize düşeceğinden şüphem yok... Tarihteki ayrıntıları "temizlemek" gayretinden başlayarak!..