Silâhları kınına sokma zamanı

A -
A +

Çocuk yaşlarımda gördüğüm bir filmin bir sahnesini hiç unutmamışımdır; Çarlık Rusya'sının son günlerinde, muhalif bir grup Başbakana suikast tertip etmiştir. Tetikçi, Başbakanı tiyatroda iken locasında vurmaya hazırlanır. Ancak o sırada, sahnedeki oyun durdurulur ve ülkenin savaşa girdiği ilan edilir... Suikastçi, cebinden çıkarmaya hazırlandığı silahı yerine koyar... Savaştan da beter Teşbihte hata olmaz: Ülkemiz, hamdolsun savaşa girmiş değil, ama ekonomik ve mali bakımdan büyük bir darbe yemiş ve çok daha ciddi sıyasi ve toplumsal bunalımlara, hatta patlamalara gebe!. Şu sırada, hangi ideoloji veya partilere mensup olurlarsa olsunlar, gerçek vatanseverlerden, istikrarsızlığı arttıracak, ülkeyi kaosa götürecek hareketlerden sakınmaları ve "silahlarını" yerine koymaları beklenir. Bu çağrımla, devletin ve hükümetin başı eleştirilmesin başka seçenekler aranmasın demek istemiyorum. Bunları yapıyoruz. "Çarelerin tükenmiyeceği" iddia edilen demokrasi içinde elbette başka alternatifler aranacaktır. "Mahkemenin kadıya mülk olmayacağı" gibi hükümet de kimsenin tapulu mülkü değildir. Ancak yanlış olan, başka seçenekler gerçekçi bir şekilde oluşmadan veya oluşturulmadan, bugünkü hükümeti sırf devirmek için, ideolojik hırs, kin ve dürtülerle devirmeye çalışmaktır. Bazı çevreler ve kalemler işte bugün, olmayacak dualara amin diyerek, ağızlarından kin salyaları yaparak bunu yapıyorlar. Zaten bu bazılarının şu sırada "Hükümet istifa etsin" demekten öte tutarlı ve mümkün olabilecek bir alternatifleri de yoktur. Alternatif ne? Bugün Başbakan Ecevit'i kınamak kolay ve mümkün. Ancak yanlış olan onun başbakanlık koltuğuna, adeta "hırs-ı piri" ile sarıldığını iddia etmektir. Hep yazıyorum, eğer Bülent Ecevit ilerlemiş yaşına rağmen mevkiinde kalmakta direniyorsa, önemli bir bağlamda bir görev yaptığına samimi olarak inandığı içindir. İlerde tarihçiler bunu ve bununla birlikte, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de, zaman zaman kendi tabanından da gelen tepkilere rağmen, göstermekte olduğu sabır ve tahammülü, daha objektif bir şekilde değerlendirecektir. Bugünkü Koalisyon birden çökerse ve hele şu bağlamda oluşacak kargaşayı düşünebiliyor musunuz! Şu sırada "vur abalıya" Ecevit'e karşı haksızlık yapanlar, ilerde vicdan azabı çekerler... Kolay değil ama... Bir evvelki MGK toplantsında olanlar çok yanlıştı. Bunların gönül ve dil yaralarının tamamiyle unutulması kolay olmayacaktır. Ne var ki tarafların basireti ve hoşgörüleri ile bağırlara taş basıldığı ve bir evvelki MGK'da olup bitenlerin olmamış farzedildiği anlaşılıyor. Bunun için, hem Cumhurbaşkanının hem de Başbakanın gösterdikleri olgunluğu takdirle karşılamak gerek.TBMM Başkanı Ömer İzgi de anlaşılan çok olumlu bir arabuluculuk yapmıştır. Bu oluşumda MGK'nın, başta Genelkurmay Başkanı, asker üyelerinin büyük bir etkin rolü olduğunu ve böylelikle askerlerin Rejimin ve istikrarın nasıl etkin bir garantisi oldukları da anlaşılmıştır.. Ama göreceksiniz bu durum şom ağızlı kalemlerin, ülke çıkarları ve gerçek vatanseverliğin aksine bunalımlardan siyasi veya kişisel medet umanların, bulanık suda kendi balıklarını avlamaya çalışanları hiç memnun etmeyecek, tahriklerine devam edeceklerdir.. Onları da vatanseverliğe ve şu sırada silahlarını kınlarına sokmaya davet etmek gerek... Zira yazı ve demeçleri de sağlanmak istenen nazik dengeleri sarsabilir. Tabii hırs ve kinleri akıllarından, sağduyularından ileride değilse! GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Korkulacak tek şey, korkunun kendisidir." WINSTON CHURCHILL (İkinci Dünya Savaşının İngiltere için en karanlık ve umutsuz günlerınde) "Problemler neticede çözülebilir. Ama bir de, çözülemeyecek büyük bozukluklar vardır. Bunlarla da birlikte yaşamayı öğrenmemiz lazım!" J. F. KENNEDY

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.