Ha Fenerbahçe, ha Türkiye

A -
A +

"Ne olacak bu Fenerbahçe'nin hali?" desem ne değişecek? Aziz Yıldırım'ın kafasını kaşıması, Lorant'ın önüne eğmesi, bazı futbolcuların, minderde tuşla yerle bir olan güreşçiler gibi çime gözlerini kapayarak sırtüstü uzanmaları, yöneticilerin hiçbir açıklama yapmadan Solna maçına endekslenmeleri zaman mı kazanmak, yoksa taktik mi geliştirmek veyahut da gerekeni mi yapmak bekleyip göreceğiz. Yani Fenerbahçe öyle de, ülkemiz daha mı değişik? Esasında benim gözümle her kuruluşumuz "mini bir Türkiye." Aynı sorunları, sıkıntıları, ikilemleri, açmazları, tıkanıklıkları büyütüp dev yapın, onarılması güç hale sokun işte ülkemiz ve yöneticileri. Fenerbahçe Solna maçını bekliyor, Ankara Avrupa Birliği'ni. Fotoğrafı iyi okumak her halde meselenin çözümünün önemli bir bölümüne açıklık getirecek, rahatlatacak. Her sektörde böyle. Bir de öncelikleri tercihte hata yapmamak icabediyor. 3 Kasım'da seçim var, ancak kesinleşmiş çoğu şey belli değil. Müphemiyet hâkim. Çalım üstüne çalım atılıyor. Gol getirse gam yemeyeceğim. Puan alsa "bravo" diyeceğim. Ancak nafile, kamburla da olsa sonuna gelmiş koşusunu uzatmaya çalışıyor. Oysa ne sesi çıkıyor, ne nefesi kafi geliyor artık. İşte partilerin listeleri. Bunu iyi okuyan bir seçmen, hâli pür melâli görmekte gecikmez. Sayın Sami Selçuk'a ulaşamadım. Bütün sohbetlerimizde siyasete sıcak olduğunu hissettirir de, parti ismi vermezdi. Aday olduğu partiyi duyunca; şansını, birikimini zora soktuğunu düşündüm. Oysa bağımsız bile olsa çoğu kentten seçilme ihtimali yüksekti. "Neden Anavatan?" diye soracaktım. Partiye girişindeki açıklamaları beni tatmin etmedi Sayın Selçuk'un. Böyle saygın önemli isimler var listelerde. Şimdi öğreniyoruz, 3 Kasım seçimlerini erteleme ihtimali zayıflayınca, Cumhurbaşkanı Sezer'in "parlamentoyu feshederim" açıklaması plânları altüst etmiş. Yeni plân triyo harekatı. YTP, ANAP ve SP'li miletvekilleri %10'luk barajı yarıya düşürmek, tercihli sistemi geri getirmek, ancak seçimlerin belirlenen tarihte yapılmasını da tahakkuk ettirmek için yan yanalar. Top MHP'de. Sıralamada çok geriye düşen Ömer İzgi, TBMM Başkanı olmanın yetkisini kullanacak! Bir profesör arkadaşım var. Barajı aşması ihtimali zayıf bir partimizden ilk sırada aday? "Neden" diye sordum, "Seni her parti aday gösterirdi" cevabı ilginçti: "Rektörlüğe adayım. Bir merkez partiden kazanmasam da siyasi bekraundumun olduğunu göstermem gerekiyordu." Bir akademisyene bir kurt politikacı gibi düşünmek, yahut bilim adamlarımızı bu noktaya sürekleyen YÖK'e ne demeli bilmem ki? Fransa'nın ırkçı liderlerinden ve cumhurbaşkanlığı seçiminde finali oynayan Le Pen'in hocası Poujade Fransa'da 1950'de vergileri kaldıracağını vaad edince parlamentoya çok sayıda milletvekili sokmuştu. Mehmet Barlas bunu hatırlatarak, benzer seçim vaadlerinde bulunan Cem Uzan'ın partisinin TBMM'de kilit parti olması ihtimalinin değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Çünkü Genç Parti kamuoyu araştırmalarında 23 parti içinde 7. sırada! Milletvekilleri listesine bakıyorum, "vatandaş başsavcı"nın bir ihbarı gündeme giriyor. Sabih Kanadoğlu; Erbakan, Erdoğan, Bozlak ve Birdal'ın adaylıklarına vatandaş olarak karşı çıkıyor. Ancak Sayın Başsavcı'nın konumu resmi, yazısı değil. Keşke resmiyete dökseydi daha inandırıcı olmaz mıydı? Karşı tarafta ise Denet de var. Kamuda hizmet veren görevlilerin kurduğu Denetim Elemanları Derneği isimli bir sivil toplum kuruluşu. Listedeki bürokratları yakın takibe almış. 50 kadar adayın durumu hiç de parlak değil. Kamuda görevden alınma nedenleri dolayısıyla çoğu tasarruf adliyeye intikal etmiyor. Ancak gerekçeler toplumda hiç de hoş karşılanmayacak dayatmalar, tacizler, suiistimaller, yalanlar, ihmaller. Eski genel müdür, şimdi aday milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığını yürüttüğü vatandaştan toplanan vergilerin nereye harcandığının peşini bırakmayan bir başka sivil toplum örgütümüz de aynı minval üzere çalışıyor. İster Fenerbahçe'yi iyi okuyun, ister ülke gündemini ve gelişmeleri. Esasında hiçbir farkı yok birbirinden. Biri başarsa ötekinin en azından motivasyonu artacak. Aslan Cimbom gibi, Türk Milli Futbol Takımı gibi. Sokaklara taşan insanlarımız gibi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.