Bize yapılan bu muamele hakkaniyetle bağdaşmıyor

A -
A +

Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yetkilileri'ne, Sayın SGK Yetkilileri'ne 27.10.2011 tarihinde, babam Muammer Zafer adına, SSK Gaziosmanpaşa Merkezinden ödeme emri gönderildi. (Takip Kartı No: 00032069, Takip No: 2011/033114, İşyeri Sicil No: 2 1416 06 06 0079704 034 25-32) Babamın, 1997-1999 dönemlerinde, 3 işçisiyle ilgili olarak (2 tanesi de abim olur) ödenmeyen SSK prim borcu ana parası 722 TL,. borç faizi 15.390 TL olmak üzere toplam 16.112 TL'dir. Gaziosmanpaşa SSK Müdürü'yle görüşme aşamasında da gördüğümüz gibi, bize ödeme emri hususunda sadece 1997 senesinde gönderilen evrak var ve bu evrak da bize ulaşmış değil, yani kuruma iade edilmiş. Yani 1998-2011 tarihleri arasında geçen 13 sene boyunca, SSK tarafından mükellef olarak, unutulmuşuz, göz ardı edilmişiz. 13 sene boyunca SSK'dan bize herhangi bir borç için ödeme emri gönderilmediği gibi, bu borcu af kapsamına da sokamadık, bu yüzden ödeme gücümüzü aşan bir borçla yüz yüze bırakıldık. 2003 senesinde babam kapanışı verdiği için, biz bu borçtan hiç haberdar olmadık. Haberdar edilmiş olsaydık, 2003 senesinde vergi affına müracaat ederdik, en kötü ihtimalle bu seneki affa müracaat ederdik. 3 senede bir var olan hiçbir aftan yararlanamadığımızı da belirtmek istiyorum. Yani biz borcumuzdan habersiz olduğumuz için cezamızı ödeyeceğiz. Peki SSK'nın 13 sene boyunca alacağını tahsil etmeyi unutmasının cezasının aile olarak bizlere çektirilmesi vicdanlara sığar mı? SSK çalışanları, bu ödeme emrini bize şimdi göndereceklerine, bu senenin ortalarındaki SSK affını da içine alan af kapsamında bildirmiş olsalardı, biz gereken müracaatı yapar, borcumuzu (2.000-3.000 TL) öderdik. Kamu vicdanı için bunun yapılması gerekirdi, mükellef olarak bu borcu ödemeseydik, o zaman sorumluluk bizim olurdu... Bu borcu, af süresi içinde göndermekten sizleri ne alıkoydu? "Kurum olarak biz size haber vermek zorunda değiliz, sizin haberiniz olacak" deniyor. Hükümet, vatandaş için af çıkartırken, siz hangi sebeple vatandaşı bu şekilde mağdur ediyorsunuz? SGK Gaziosmanpaşa Müdürlüğü'ndeki memurlar, SSK Prim alacağında zaman aşımı olmayacağı bilgisini verdikleri için, dava açma hakkını kullanamadık. Böyle bir dava ile ilgili masrafları karşılama gücümüz de bulunmuyor. Lütfen bu sıkıntımızı makul bir şekilde bir an önce çözün. Hayrullah Zafer Annemin hatırına bu satırları yazdım, başka ne yapabilirim ki!.. Balkanlar'da yaşanan gelişmeler, birbirinden ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden ülkeler beraberinde yeni düzenleme ve mücadeleleri de getirdi. İşsizlik, adaletsizlik sebebiyle her vatandaş analizcilik yaparak siyasete soyunmuş durumda. Annemle kahvaltı sohbetlerinde durum değerlendirmesi yapıyoruz, yaşanan gelişmeleri ve Kosova'da Türklerin durumunu tartışıyoruz. Anneme verdiğim örneklerle, gelişmeleri pozitif bakışımla açıklamaya çalışıyorum. Çok iyi dinleyicidir, ama çok beklenmedik sorularla da beni sıkıştırmaya çalışır. Yine bir gün böyle bir sohbet esnasında, kimsenin karamsar olmaması gerektiğini söylüyorum. "Hükümette koalisyondayız, her alanda aktif temsilcilerimiz var, Türkiye'den sonsuz destek alıyoruz, kültür faaliyetleri devam ediyor..." Bu sözlerimin peşinden yüzüme baktı, "Senin söylediğin gibi değil. Sen her zaman doğruları savunan ve söyleyensin, bu sefer öyle olmadı" dedi. Çayımı yudumladım ve yüzüne baktım. "Kosova'da Türk olarak, sayımız az olsa da, çok güçlü ve birbirimize çok bağlı bir topluluğuz. Hepimiz bayrağını, İstiklal Marşını, Türkçesini ve Türkiye'yi seven insanlarız. Birbirimize saygı duyar, Türklük adına yapılan her şeyi destekleriz. Türkçe yaşasın diye kahvaltılık paramızla gazete aldık, konserlere fazla fazla bilet aldık, mahallemizde, kasabada, iş yerinde, okulda kimliğimizi korumak için savaştık. Her yönetim, her çoğunluk bize birtakım baskılar yaptı, fabrikalarda hak etmediğimiz yaklaşımlara maruz kaldık. Kimi zaman kimliğimizi değiştirme çabaları yapıldı, bizi bize düşman etmeye çalıştılar. Benim ninem, annem ne konuştuysa, nasıl konuştuysa biz de öyle konuştuk, size Türkçeyi öyle öğrettik. Eskiden eksiklerimiz çoktu, temsilcilerimiz, temsil haklarımız şimdiye nazaran daha azdı. Şimdi öyle değil, her şey var, haklarımız daha fazla, ama yine Türklük adına benim görebileceğim net bir şey yok..." Anneme, "neden böyle düşünüyorsun" dedim. "Kosova'da devlet kurumlarında her yerde temsilcimiz var mı? Kosova devletinde koalisyonda yer alıp hükümette söz sahibi miyiz? Hiç olmadığı kadar çalışan, okuyan, görev yapan Türk bugün Kosova'da var mı? Kosova'ya Türkiye'den bir ayda beş bakan geldi mi, ramazan ayında Prizren'i ziyaret ettiler mi? Prizren'de Türkler için merkezler, vakıflar, dernekler kuruluyor mu? Bizim temsilciler, meselelerimizi duyurabilmek için Kosova'dan çok Türkiye'de görüşmelerde bulunuyorlar mı? Türkiye'de üniversite bitirmiş kaliteli gençlerimizin sayısı artıyor mu?" Sorularımı peş peşe sorunca, dikkatlice yüzüme baktı. Yeni Dönem televizyonu kapandı, olay unutuldu gitti, Yeni Dönem radyosu ve gazetesi kapatıldı, bağırdık, çağırdık duyan olmadı, Türklerin onarımını yaptırdığı okullarda Türk öğretmenlere saygısızlık yapıldı kimse bunun üzerine bir laf konuşmadı, Türklerin yol ve su onarımı yaptığı köylerde Türk bayrağına saldırıldı, olay geçiştirildi, Mehmetçik fm radyosu bütün imkanlar varken nasıl kapatılır? Şimdi sıra geldi Prizren Radyosu'na. Yüz bin eurolar üzerinde projeler desteklenirken bir medya kuruluşunu ayakta tutmak çok mu zordu, bunu bizler kaldıramadık mı? Ben yemek yaparken Türkçe şarkılar, haberler ve reklamları nereden dinleyeceğim? Bir şeyler yapın, buna izin vermeyin" diye söylendi durdu... Ben onun hatırına ancak bu yazıyı sizlerle paylaşabildim. Başka ne yapabilirim ki.. Ferdi Kovaç Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.