Ermeni iddiaları ve tarihî gerçekler

A -
A +

Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili kararların çeşitli ülke parlamentolarında oylanarak kabul edilmesi çoğumuzu tedirgin etmektedir. Bunun sonucunda bazı aşırı tepkiler, hatta Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi ülkemizin menfaatleri ile bağdaşmayan suikastlar bile görülmektedir. Ürküntü veren bu tırmanışın durdurulması gerekmektedir. Dünyadaki bütün insanlar nasıl olur da Ermeni tezlerine inanabiliyor? Onlar bizden farklı olarak neler yapıyor, ya da biz neyi eksik yaptık? Bu alanda yaptıklarımızın beklenen neticeyi vermediği, başka yolları denememiz gerektiği anlaşılmadı mı hâlâ? Ellerimiz kolumuz bağlı olarak, bize bol bol atılan hamaset kokan nutukları dinleyip, her gün başka bir ülkenin Ermeni tezlerini kabul ettiğine yönelik haberleri mi okuyacağız? Yapacak başka bir şey kalmadı mı? Bu iş hamaset, ideoloji ve kuru laflarla olmaz. İnsanları ikna edebilecek bilimsel gerçekleri yeni bir anlayışla, dünyanın anladığı dilden, her tarafa yaymamız gerekir. Dünyanın kabul ettiği tarihçiler, fikir adamları kullanılarak bazı gerçekler bütün açıklığıyla su yüzüne çıkarılmalıdır. Yetkililer ve ilgililer artık bize propaganda yapmayı bırakıp, bu işi profesyonelce yapabilecek kadroları toplamalı ve işi onlara bırakmalıdır. En azından Bekir Güneş gibi mağdurları bulup, onların da fikirlerine yer vermeliler. "Ben, Kars'ın Selim ilçesi sakinlerindenim. Dedemden öğrendiğim bilgi ve tecrübeler bile Ermeni zulmünü gözler önüne sermek için yeterlidir. Selim civarında tam 5 köyü yeryüzünden silmişler: Güllü (bu köyde iki adet değirmen varmış), Sallama, Tozanlı, Cala ve Tepecik Köyleri. Bu köylerde insanları tandırlara atıp yakmışlar. Ahır ve samanlıklarda yüzlerce insanı toplayıp, mandalara gazyağı dökerek ateşe vermişler ve o savunmasız insanların arasına bırakmışlar. O insanların işkenceyle, cayır cayır yanarak ölmelerine ve kül olmalarına yolaçmışlar. Oralar kazındıkça, hâlâ samanla karışık insan kemikleri çıkıyor. O köylerin yerleri belli, belge isteyenler gelip baksın, incelesin. 14 yaşında bir çocuğu fırında kızartıp, Halit Paşa'nın geçeceği yolun üzerine koymuşlar, üzerine de "buyur ye" diye yazmışlar. Anlatılacak çok şeyler var; insanlık dışı, ahlak dışı çok zulümler yapmışlar, sonra da Türkler yaptı diyorlar..." Gerçeklerin böyle olması sonucu değiştirmiyor. O gerçekleri gerektiği gibi anlatmak, insanları buna inandırmak da gerekiyor. Yetkililer bugüne kadar bunu başaramadılar. Bu işi beceremeyecekleri de anlaşılıyor. Dünyanın değişik ülkelerinde alınan kararlar bunun göstergesidir. Kimse bu ülkelerin tamamını Türk düşmanı, Ermeni dostu diye kolaycı bir nitelemeye gitmemeli. Her geçen gün ülkemizin, milletimizin aleyhine işliyor. Alınan haksız kararlar da insanlarımızı öfkelendiriyor. Kontrol edilemeyecek noktaya gelecek öfkenin de nelere mal olacağı iyi hesaplanmalı. Şimdiye kadar yapılmakta olanlar tutmadı, acilen başka yollar denenmeli... > Doktor hakaret eder mi? Sağlık Bakanlığı'na; Kızım, hasta olan torunumu 24.01.2007 günü Kütahya Devlet Hastanesi'ne götürdü. Muayeneden sonra doktora, çocuğunun hastalığının na olduğunu soruyor. Bu soru üzerine doktor, "hangi köyden geldin, bana güvenmiyor musun, edepsizlik yapıyorsun" gibi hakaretlerde bulunuyor. Doktorun vazifesi hastaya moral vermek mi, yoksa hakaret ederek daha çok hasta olmasına sebeb olmak mı? > Şevket Dahan-KÜTAHYA > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.