Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün öncülüğüyle, ülkemizin çeşitli ücra noktalarında tertip edilen medya panellerini bu köşede birkaç defa yazmıştım. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Aydın Sezgin, Basın-Yayın Dairesi Başkanı Hasbi Akal ve çalışma arkadaşlarının gayretleriyle tertip edilen bu paneller için iyi bir çalışma yapılır. Yer seçimi, program, katılımcı iller titizlikle tespit edilir. Özellikle çok kişinin gitmediği iller panel için seçilir. O sayede hem o il gezilir görülür, hem de o ilin bir nebzecik de olsa tanıtımı yapılır. Bu defaki "Yerel Medya Eğitim Semineri" Tunceli'de yapıldı. Benim de konuşmacı olarak katıldığım panele meslektaşlarımız, akademisyenler ve uzmanlar katıldı. Elazığ, Adana, Tunceli, Malatya, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Adıyaman, Bitlis, Muş, Bayburt ve Sivas illerinde bulunan meslektaşlarımızın yoğun ilgi gösterdiği bu panele kardeş cumhuriyetlerden de katılım vardı. İki gün boyunca mahrumiyetler içinde çalışan meslektaşlarımızla hasbihal ettik, okuyucularımızla dertleştik, bilgilendik. Nahcivan Milletvekili ve gazeteci Mehmet Mehmetov, veciz bir konuşmayla yeni bilgiler verdi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden de KKTC Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mete Tümerkan, TAK Ajans Genel Müdürü Emin Ersoy, Bayrak Radyo Televizyonu Genel Müdürü Hüseyin Çobanoğlu ile Mustafa Doğrusöz katıldılar. Mete Tümerkan, yaptığı konuşma ile KKTC medyasını ve yavru vatandaki son gelişmeleri anlattı. Tunceli Valisi Mustafa Erkal, Belediye Başkanı Hasan Korkmaz ve diğer yetkililer büyük bir misafirperverlik gösterdiler. Uğradığımız her köşede yöre halkından gördüğümüz sıcak ilgiyi ve misafirperverliği de unutmak mümkün değil. Muhteşem tabiat Daha Elazığ'a yaklaşılırken, Keban Barajı ve kuzeyindeki karlı Munzur Dağları'nın muhteşem güzelliği bizi etkiledi. Tunceli'ye giderken, bu güzelliklere yeni güzelliklerin eklendiğini gördük. Hele Tunceli; cıvardaki ormanlı dağları, ortasından geçen nehirleriyle tabii güzellikleri muhteşem olan, keşfedilmemiş bir ilimiz... Bu ırmaklar Munzur Dağları'nın gözelerinden besleniyor, sadece buraya mahsus olan alabalıkları bolca bulunduruyor. Olağanüstü Hal kapsamında olan bu ilimizin belli noktalarında Özel Harekat Timleri'ne ait gözetleme kuleleri var. Emniyet Müdür Yardımcısı Naci Uğur bu noktaları da gezdirdi. Hakim tepelerden şehrin görünüşü, Munzur Çayı'nın manzarası bir başka güzeldi. Kar-kış demeden bu noktalarda gözetleme yaparak teröristlerin şehre sızmalarını önleyen Özel Harekat'a mensup polislerimizin gayretli ve fedakârane çalışmalarını görünce, bu birimimizin bazen haksızca ne kadar eleştirildiğini, yıpratıldığını düşündüm. Hatta bu birimlerin nöbetleri de zaman zaman tasarruf tedbirleri gerekçesiyle, yakıt sarfiyatını azaltmak düşüncesiyle uzatılmış, 24 saate çıkarılmış... Kıvrılan dağ yamaçlarını aşarak Hozat'a gittik. Dağların yapısını, mağaraları görünce, bu coğrafyada huzuru sağlamanın ne kadar zor olduğunu bir daha düşündük. Otların, rengârenk çiçeklerin yeni çıktığı, her taşın altında suların fışkırdığı, kuş nağmelerinin duyulduğu, geyik dahil her türlü av hayvanlarının çok bulunduğu büyüleyici dağlar... Hozat Belediye Başkanı'nın ısrarla yedirdiği ekmek-tulum peynirinin tadı bir başkaydı. Anadolu insanının misafirperverliği hâlâ dipdiri... Hozat'tan, aynı güzellikteki yolları aşarak, Keban Barajı'nın kıyısında bulunan Pertek'e geçtik, oradan da feribot'a... Burada güneş bir başka parlak, tabiat bir başka yeşil, sular da bir başka berraktı. Keşfedilmemiş muhteşem bir tabiat ve onun fakir, ürkek ama asil bekçileri... Feribotta da doyulmaz güzellikleri seyrederek karşıya geçtik, oradan da Elazığ'a... Elazığ'daki cıvıl cıvıl hayatı, gülen yüzleri görünce, Tunceli ve civarındaki halkın bedbinliğini, ürkekliğini düşünmeden edemedim. Zaten bu şehrimizin şimdiki nüfusu, 1976 yılındaki nüfusunun yarısı imiş. Gidebilen terketmiş... Bu muhteşem güzellikler ve çekilmez hale gelmiş bir hayat. 20 yılda ne acılar çekilmiş, neler kaybedilmiş... Huzur gelse, Olağanüstü Hal biran önce bitse, insanlarımızın yüzü gülse... Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden açıklama 23 Nisan 2002 tarihli gazetenizde yer alan "Sulama kanalları ne zaman yapılacak?" başlıklı yazı Genel Müdürlüğümüz'ce incelenmiştir. Konya Ereğli Sazgeçit Sulama Kooperatifi'nin sulama kanalları ile ilgili yapılan toprak etütlerinde, kooperatif sahası topraklarının tuzluluk içerdiği ve drene kapasitesinin de çok düşük olduğu tespit edilmiş, bu nedenle de ilerde ortaya çıkabilecek çoraklaşmayı önlemek için sulama projesi ile birlikte, drenaj projesinin de yapılması öngörülmüştür. Ancak, sulama ve drenaj projesinin birlikte uygulanabilmesi için, toplulaştırma projesinin de yapılması gerekmektedir. Toplulaştırma projesinin uygulanabilmesi için, proje alanı içindeki maliklerin 2/3'ünün muvafakat etmeleri gerekmektedir. Konya Bölge Müdürlüğümüz'ün tüm çabalarına rağmen, söz konusu çoğunluk bugüne kadar sağlanamamıştır. Çoğunluğun sağlanması halinde, söz konusu sulama projesi, yol dahil tüm altyapı hizmetleriyle birlikte hayata geçirilecektir. > Hüseyin Alioğlu (Genel Müdür) Kazanılmış haklara dokunulmasın! Sayın Yaşar Okuyan'ın dikkatine; 26.06.1963 doğumluyum. 1 Nisan 1982 tarihinden itibaren aralıksız olarak çalışmaktayım. 1 Nisan 2002 tarihinde 20 senem dolarak emekliliği hakediyorum. Fakat kademeli emeklilik sebebiyle 41 yaşımı beklemek zorundayım. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği kademeli emekliliğin tekrar görüşülmesi sırasında, emekliliği hak etmiş olanların müktesep haklarının gözönünde bulundurulmamasını adalete uygun bulmuyorum. Bu adaletsizliğin düzeltilmesi için; uygulamanın iptal edilen kanunun neşir tarihi değil, yeni çıkacak kanunun neşir tarihi olarak alınması gerekir. Bu gibi yanlışlıkların giderilmesini ve benim gibi çok sayıda insanın mağdur edilmemesini bekliyorum... > Ayşe Kayrak - İSTANBUL