"Spor, sevgi ve saygı..."

A -
A +

"Sevgililer günü" olacağını bilmeden, böyle bir günün, gün gelip bana rastlayacağına ihtimal bile vermeden, bundan 38 yıl önce 14 Şubat günü nikâh masasına oturmuştum. Ne mutlu ki "Evlilikte Altın Yıl"a doğru gidiyoruz... Ve adına "Sevgililer Günü" denilince bizim tarih daha da kıymete bindi yıllardan beri. O günden sonra bu kelimeyi biraz fazla kullanır gibi oldum. İşte size kısa bir hikâye ile karışık bir gerçek. Beşiktaş'ta genç takım hocalığı yapan, alt yapının mimarı bir arkadaş vardı. Daha sonraki yıllarda A takımın da başına geldi ama "Başına neler geldi..." Serpil Hamdi Tüzün'den bahsediyoruz.... Adam sanki fabrikatördü. Her yıl A takımına yıldız adayları sunuyordu. Buyurun birkaç isim. Ziya, Rıza, Haluk, Fikret... Onun yetiştirdikleri bugün hocalarına lâyık olmaya çalışma yarışında. İşte ben bu adamdan bahsederken "Sevgili" kelimesini hep kullanırım. Aynı şekilde talebelerinden de. Birçok meslektaşımla aşağıda bahsedeceğim isim yüzünden neredeyse selamı sabahı kesecektim. Bu kişi SERGEN... Genç takımdan beri tanıdığım bu futbol için yoğrulmuş çocuktan hep "Sevgili Sergen" diye bahsettim. "Ayın On bir Altın Adamı" jürisinde de oyumu ona vermiş ilk soruyu ona sormuş "Sevgili Sergen" diyerek konuşmuştum. Mahzun yüzünü hiç kızarmış görmediğim, özel hayatını ilgi alanıma almadığım için "Ne yapsa yeridir" der geçerdim. Ta ki 8 Şubat 2007 Perşembe günü saat 19.20 THY 333 sayılı İzmir-İstanbul seferine kadar. Uykusunu almış, dinlenmiş bir Sergen olarak "business class" (birinci sınıf) koltuğunda oturuyor. Şöhret olmanın verdiği rahatlıkla bakın bizim Sergen nasıl bir tavır alıyor. Yolcu konforu için hazırlanan yastık ve battaniyeler bir anda kendini yerde buluyor. Özel olarak hazırlanan yemek beğenilmiyor (olabilir beğenmeyebilirsin) ama "Bu ne ya, bana ekonomi yolcusuna verdiğiniz salatadan getirin" diyerek hoşnutsuzluk sergileyip, salatayı da yemiyor. Haydi, bunlar "kapris olsun diye" diyelim de şuna ne buyurulur ?.. Uçağın tekerlekleri piste konar konmaz, "Sevgili Sergen"in parmakları cep telefonunun tuşlarına konmaz mı?.. Aman Allah "bu çocuk çıldırmış" dememize kalmadan, ikaz görevliden geldi. "Lütfen cep telefonunuzu kapalı tutun." Özrü kabahatinden büyük bir cevap; "Ben zaten tüm uçuş boyunca kapatmamıştım ki" diyerek marka telefonunu kabin memurunun gözünün içine şutladı. "Sevgili Sergen", Kazım Kanat'la mahkemelik oldun, arkadaşımla kötü oldum. Jet Fadıl'ın takımına gittin "eyvah" dedim, Sergen isimli yarış atın koşamayınca "vah" dedim, Beşiktaş'tan kopunca neredeyse gözyaşı dökecektim... Peki, ne oldu sana bu kadar değiştin? İsminin başına koyduğum "Sevgiliyi" senden alıp "Sevgililer gününde" sevenlere ve sevilenlere armağan ediyorum Sergen...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.