Olcan'ın gelmesi ve Burak'ın yeniden golcü hüviyetine bürünmesiyle Trabzonspor büyük bir çıkış yakaladı. Olcan için yazılacak tek kelime var o da mükemmelin üstünde bir transfer... Nokta dediğimiz transfer için Olcan, verilebilecek en iyi örnek. Olcan'ın en büyük artısı, Burak'la çok iyi bir ikili oluşturması. Burak için artık ne yazacağımı bilemiyorum! Çünkü futbol adına en iyi şeyleri şimdiye kadar esirgemeden Burak'a yazdım; bu gidişle de yazmaya devam edeceğim ve bundan da zevk alacağım. Samsunspor maçında attığı attırdığı ve kaçırdıklarıyla Burak, yine baş rolü oynadı. Yalnız şunu da göz önüne getirmekte fayda var; Trabzonspor'un Avrupa macerası başladığı zaman biraz sıkıntı yaşayacağı kaçınılmaz. Bu da şu anki kadrodan kaynaklanacak. Özellikle stoper mevkii mutlak takviye istiyor. Her ne kadar Celustka burada sırıtmıyorsa da Avrupa'da bu mevkide ne yapacağı soru işareti. Bu arada Trabzonspor'un yeni ismi Sercan, en az Olcan kadar mükemmel bir transfer. Kupa maçında müthiş oynadı ve lig karşılaşmasında formayı hak etti; ancak Şenol Güneş'e takıldı! Sercan'ın yalnız Trabzonspor'a değil Türk futboluna da katkı sağlayacak bir isim olacağını düşünüyorum. Son yolculuğunda bile "yazdı" Bir efsane daha aramızdan ayrıldı. Lefter Küçükandonyadis yalnız Fenerbahçe'nin değil Türk futbolunun da simgesiydi. Oynadığı futbolla, taraflı tarafsız herkesin hayran olduğu bir isimdi. Lefter aynı zaman bir Türk dostuydu. Öyle ki Yunanistan'da oynanan bir Yunanistan-Türkiye milli maçında Türk Milli Takımı'nın golünü atmış ve Yunan seyircisinden büyük tepki görmüştü. Lefter'i çok az izledim. Ancak Galata'da oynarken onun talebesi olma bahtiyarlığına eriştim. Futbol adına kendisinden herkes gibi çok şeyler öğrenmiştim. Lefter Küçükandonyadis ayrıcalığı olan bir futbolcuydu. Bu yüzden de kendisine futbolun "ordinaryüsü" denirdi. Lefter son yolculuğunda bile Türk futbolunda bir ilke imza attı! Hiç kimsenin yapamadığını o öldükten sonra yaptı ve üç büyüklerin taraftarlarını aynı tribünde bir araya getirdi. Son kez olarak "ver Lefter'e, yazsın deftere" sözünün en anlamlısını gerçekleştirdi. Futbol, büyük bir ustasını ve Türk dostunu kaybetti; toprağı bol olsun. Arda ne demek istedi? Arda Turan ayaklarından çok çenesini konuşturuyor. Lefter'in vefatı ile ilgili olarak Madrid'ten bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, "Bülent Korkmaz'ı 6 ayda gönderdiler. Bu kulüp yemek bile vermiyordu" Bu açıklama kendisine hiç mi hiç yakışmadı. Belli ki Arda G.Saray'dan gönderilmesini hazmedememiş! Bence Arda gitmedi, bazı yöneticiler kendisini istemediği için gönderildi. Arda'nın böyle bir beyanat vermesini Galatasaray'ın ligdeki başarısına bağlıyorum! Çünkü Arda, Galatasaray'ın bu duruma geleceğini tahmin etmedi ve bundan dolayı hazmedememenin ötesinde sinirleniyor ve bu yüzden de her defasında G.Saray'ı hedef alan beyanatlar veriyor. Arda'nın bu tür söylemleri kendisine Fenerbahçe yolunu açıyor! Yani bir bakıma Arda, Emre Belözoğlu yolunda! Emre de, ne zaman ki G.Saray kendisini istemedi, birden bire doğuştan Fenerbahçeli oldu! Şimdi de Arda bu tür tehlikeli toplara girip kendisini G.Saray'dan soğutuyor. Bunu bilerek mi yapıyor, yoksa istemeden mi, bunu zaman gösterecek. Avcı da modaya uydu Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı kendi açısından ligde ne kadar az yabancı futbolcu oynarsa, milli takıma o kadar katkı sağlayacağını söylemiş. Benim anlayamadığım, hangi antrenör olursa olsun, kulüp takımlarının hocalığından ayrılıp milli takımın başına geçse, verdikleri ilk beyanat bu oluyor. Yani o zaman kafaları dank ediyor ve yabancı futbolcunun Türk futboluna verdiği tahribatı anlayabiliyor. Milli takım çalıştırmadan önce kulüp antrenörü iken kimsenin aklına bu tür açıklamalar gelmiyor. Yani "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!" demeye getiriliyor. Ama ne zaman ki ülke futbolunun başına geçiyorlar, ilk şikâyetleri yabancı oyuncudan yana oluyor. Kısaca herkes bir yol tutturmuş gidiyor! Bu söylediklerim yalnız Avcı için değil bundan önceki teknik adamlar için de geçerli. Kulüp takımlarında antrenörken Türk futbolu umurunda değil, milli takımın başına gelince tam tersi; yabancıya karşı isyan! Böyle bir çelişki düşman başına!..