Trabzonspor haklı ama...

A -
A +

Trabzonspor, hâlâ şampiyonluk kupası peşinde. Hâlâ diyorum; Fenerbahçe maçı bitiminde Şenol Güneş, basının karşısında soluğu alır almaz ilk konuştuğu şey, geçen yılın şampiyonluğu! Gel gelelim, Trabzonspor'da, şampiyonluk kupası konusunda fikir ayrılığı var! Yönetim, kesin bir dille "Kupa bizim" derken, Şenol Güneş nedense aynı açıklıkta bunu söyleyemiyor. Yuvarlak kelimelerle işi geçiştirmeye çalışıyor. Aslında bu, Güneş'in çözümleyeceği bir konu değil! Güneş, bununla uğraşırken, futbolcuların konsantrasyonunu bozduğu gibi ister istemez asli görevinden (!) de uzaklaşıyor. Bu durum, doğrudan doğruya yönetimi ilgilendirir! Defalarca dile getirdim, Trabzonspor, geçmişten çok geleceğe bakmalı! F.Bahçe maçına geliyorsun, akıllarda geçen yılın kupası. Trabzonspor davasında yerden göğe kadar haklı. Ama bu haklılığın ceremesini taraftar çekmemeli. Onlar, sahada yalnızca şampiyonluğu düşünen bir takım ve teknik heyet istiyor. Futbol Federasyonu ise bu konuda, "deve kuşu misali" kafasını kuma gömmüş ne yazık ki yumruğunu masaya vuramıyor! >>> G.Saray'ın intikamı! Galatasaray, Kayseri'den sezon başında transfer ettiği Amrabat'ın, parasını, Furkan'dan çıkardı! Furkan olayı, G.Saray'ın, Amrabat'a karşı yapılan misillemeden başka bir şey değil! Kayserispor, Furkan'ı, yeni sözleşme için ikna edemeyince, 200 bin euro alacağına karşı serbest bırakmak zorunda kalması, Galatasaray'ın, bu fırsattan yararlanıp genç oyuncuyu bedelsiz renklerine bağlaması ve dolayısıyla da, Amrabat'ın transferinde, kraldan çok kralcı olanlardan, intikamını almış oldu! Benim anlayamadığım, Amrabat'ta, bu kadar direten Kayserispor'un, Furkan olayında bu denli kolay nasıl teslim olduğudur! Bence, bunda, Kayserispor yönetiminden çok Amrabat'ın, özellikle G.Saray'a verilmemesi konusunda diretenlerin (!) "tongaya" gelmesidir! >>> Kompleks ve inat! Üç büyük ve milli takımın başında bulunan teknik adamlar, böyle bir göreve geldiklerinde, nedense bir kompleks, hatta inatlaşma sürecine giriyor! Abdullah Avcı, Fatih Terim, Aykut Kocaman, Şenol Güneş ve son olarak, Samet Aybaba bu söylediklerimin canlı örneği! Milli Takım'ın başına gelen Abdullah Avcı, İstanbul Belediye'deki bildiğimiz Avcı değil! "Yenilik" ve "ilk"leri yapma adına büyük çamlar deviriyor! Selçuk ve Gökhan'ın, Hollanda karşısında oynamayışı, bu söylediklerimin açık örneğidir. Bu yüzden de bu maçta takımımız, "Avcı" olmaktan çıktı "av" oldu! Fatih Terim, geçtiğimiz yıldan beri vazgeçmediği Elmander'i, Manchester maçında yedek kulübesine çekmesi, bence bir kompleksin ve inatlaşmadan başka bir şey değildir! Ancak Terim, bunları hep yapıyor! Kamuoyuna ters düşmek onun için vazgeçilmez bir unsur! Şenol Güneş'in en büyük zaafı, yeni alınan bir futbolcuyu oynatmamak! Hatta bunu bir kompleks haline getirmek! Son örnek, milyon dolarlar verilerek alınan Janko'nun, geldiğinden beri toplam 20-25 dakika sahada kalması! Aykut Kocaman, bu konularda defteri hayli kabarık! Kocaman'ın, Alex sorunu, doğrudan doğruya bir iç hesaplaşma ve kıskançlıktan başka bir şey değil! Samet Aybaba, bu versiyon içine yeni giren bir isim! Hani bir söz vardır; "Üzüm üzüme baka baka kararı" Aybaba'nın, son maçta Fernandes'i oyundan alması, buna çok iyi bir örnektir. Bu, bir inatlaşma ve kompleksin ötesinde, "onlar yapıyor ben de yaparım!" yani modaya uymaktan (!) başka bir şey değil. Oysaki mili ve büyük takımların başında olan teknik adamlar, daha realist düşünmek ve en azından mantıklarını, duygularının önüne geçirmek zorundadır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.