"Güneş Enerjisi 2: Avustralya Güç Kulesi"

A -
A +
Avustralyalılar çok yenilikçi ve pratik insanlar olabiliyor. Avustralya'dan çıkan en önemli keşiflerden biri uzun zamandır etrafta olmasına rağmen çok az kişinin bildiği bir keşiftir: Environmission tarafından üretilen güneş enerjisi kulesi.
1 kilometre yüksekliğinde ve yaklaşık 65 metre genişliğinde beton bir kule tahayyül edin. Ortası boş olduğu için büyük bir baca gibi düşünebilirsiniz. Kulenin etrafını saran sertleştirilmiş camdan yaklaşık 18 kilometrekare büyüklüğünde daire şeklinde bir alan bulunur. Kulenin dibinde jeneratörlere bağlı yaklaşık 50-70 adet büyük pervane vardır.
Şimdi güneşin camlara vurduğunu ve bu devasa dairenin altındaki havayı ısıttığını tahayyül edin. Kulenin tepesindeki hava cam ve güneş panelleri altındaki havadan çok daha soğuktur. Evde şömine kullananlar bilir, bacanın çekmesi için şöminedeki havanın biraz ısınması gerekir. Aksi halde duman odaya dolmaya başlayabilir. Camın altındaki hava güneş tarafından ısıtılır. Bu hava büyük kuleye doğru akar. Kuleye doğru akarken devasa pervanelerden geçer. Bu pervaneler elektrik üreten türbinleri döndürür. Gündüz ve gece kulenin tabanından pervanelerden geçerek yukarı çıkan sürekli hava akışı olacaktır. Rüzgarın sürekli olmasını sağlayacak şey yerle kulenin tepesi arasında olan ısı farkıdır. Bütün izci ve kampçılar dünyanın her yerinde yükseğe çıktıkça havanın soğuduğunu bilir. Ve 1 kilometrelik yükseklik soğuk hava manasına gelir. Gece ısı farkı az olduğu için hava akışı daha yavaş olacaktır, ama yine de olacaktır. Doğal rüzgar akımlarına gerek kalmaz çünkü kulenin altıyla üstü arasındaki ısı farkı rüzgar üretir.
Eğer doğru bir şekilde yapılırsa bu kule Türkiye'deki 100-150 bin eve yetecek kadar elektrik üretebilir. Bu elektrik kömürden üretilene göre çok daha temiz olur. Böyle bir kule, parçalarının üretimi hariç hiç sera gazı üretmez. Asit yağmuru ve partiküllere neden olmaz, kulenin etrafındaki insanlar kömür santralının etrafındaki insanlara göre çok daha sağlıklı olur. Bu kulelerin Türkiye, Çin, Hindistan ve Moğolistan gibi elektrik için çok kömür yakan ülkelerde hayatı nasıl değiştireceğini bir düşünün.
Kulenin yakıtı ısı farkıdır. Yakıtı bedavadır. Bu tesiste bir kömür ya da petrol santralında olduğu gibi her hangi bir atık oluşmaz. Sadece rüzgarın ve dönen türbinlerin sesi duyulur.
Bu kuleleri güneşli yerlere inşa etmek gerekir. Kuleyi, cam daireyi, pervaneleri ve jeneratörleri inşa etmenin maliyeti çok yüksektir. Ancak sonrasında işletme maliyeti rüzgar jeneratörlerinin çalışmaya devam etmesi için temizlik ve bakımdır. Beton zamanla daha sağlamlaşır. Kulenin kendisi için pek bir şey yapmak gerekmez. Kuleyi yapan şirket ekstra gelir için üzerine reklam alabilir. Böyle bir kule turistik bir yer olabilir. Çocuklara enerji hakkında eğitim verilen bir yer olabilir. Enerjiye yeni bir gözle bakmanın başlangıcı olabilir.
Bu kuleyi inşa etmenin başlangıç maliyetleri çok yüksektir, ama bir nükleer santralı inşa etmenin, kapatmanın ve atıklarını yok etmenin maliyeti çok daha yüksektir.
Bu kuleler elbette Türkiye ve başka ülkelerin gelecekteki enerji ihtiyaçlarını karşılamak için daha çok incelemeleri gereken seçeneklerdir. Elektrik üretmek için ithal doğalgaz yerine, Türkiye'nin kendi doğal kaynaklarını, ısı farkını kullanması daha iyi olmaz mı?
Bu gelecekte olacak bir şeydir. Bu zamanı muhtemelen gelecek bir şeydir. Şimdiye kadar deneyseldir. Ancak dünyanın bu tarz fikirlere ve teknolojilere şimdiye kadar bilinenden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.