Duyduk duymadık demeyin peynir ekmek yemeyin... Aranıyoorrrr.... Kotta tecrübeli imalat ve planlama müdürü... Kalite kontrolcüler, paketlemeciler, overlokçular, makineciler aranıyor... Askerliğini yapmış, 35 yaşını aşmamış, yoğun seyahat programına uyabilecek, tercihen ingilizce bilen, üstün yetenekli, ucuz etiketli futbolcular da aranıyor... Mayıs'tan beri gazeteciler sallamaktan, yöneticiler sallanmaktan bıkmadı... Yazılanların çoğu yanlış, esas maksat yarış... G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş muhabirleri yalan makinesine döndü... Bu defa tecrübemi konuşturarak bu palavralara alet olmamak adına transfer mevsiminin yarısını izinle geçirdim... Ama yine de Fatih Terim, Felipe, Pinto, Ümit Davala, Cihan, Baliç, Müslim, Sarr gibi transferler hep çalıştığım döneme rastladı... Ve benim sadece 'tek forvetlik' nefes alma vaktim vardı... Herhalde ben izindeyken de; G.Saray aradığı forveti bulur, döndüğümde transfer kabusum kalmazdı... Ama işler hep ters gitti... Şunun şurasında iznimin bitmesine 3-5 gün kaldı ve ortada ne golcü var ne de o golcünün fotoğrafı... Sanırım Fatih hoca bu transfer için yine benim dönmemi bekliyor! Ama bir gerçek var, Şampiyonlar Ligi bu tür sallanmaları hiç affetmez. G.Saray Ümit Karan'la aydınlığı bulur ama Avrupa'da karanlıkta kalır. G.Saray ve G.Saraylılar bir konuda daha yanılıyor... Felipe!... Yanıltan kim? Bizler... Yani medya... İki günde adamı aldık Hagi yaptık. Yetmedi "Hagi'den de üstün" palavralarıyla tepemize çıkarıyoruz. Ortada fol yok Felipe yok... Yarın da poposunun üstüne "güm" diye oturtacağız. Çünkü Brezilyalı hiç bir zaman Hagi'nin sunduklarını bize sunamayacak. Haaaa, beş altı yıl sonra derseniz, ben anlamam ama bugün çok yüksekten uçuyoruz çoook... Aynen Kartal gibi, Beşiktaş gibi, Serdar Bilgili gibi... Siyah-beyazlılar 100. yıl şerefine transferden renkli (!) günler yaşıyor. 5 santroforun üstüne Nouma da geldi, sistem birdirbire döndü, Lucescu'suyla Zago'suyla Pancu'suyla neler yapar bilinmez ama Beşiktaş'ın takım olması için iki üç aylık zamana ihtiyacı var. Gerçi bu günlerde Beşiktaşlılar'a 'gözünün üstünde kaşın var' demeye gelmiyor... Öylesine susuz öylesine hasret... Dile kolay... Tam sekiz yıl şampiyonluğa dürbünün tersiyle bakmak büyük bir kulüp için ne büyük bir kabustur kim bilir... Ve F.Bahçe... Ortega'sı, Washington'u, Rüştü'sü ve Revivo'suyla korku salıyor, ama Lorant bana hiç güven vermiyor. Bence Fener'de yağ, un, şeker hazır ama helvayı yapacak usta yok; Lorant'a kesinlikle inanmıyorum. Yanlız ben mi? Medyanın babaları bile... Burada küçük bir parantez açalım ve Fenerli'ye hatırı sayılır bir moral verelim. Bu zatlar ve ben Şenol Güneş'e de inanmamıştık... Ve sonra dünya üçüncülüğüne tesadüf dedik... Belki yine kuş taşa çarpar mı ne dersiniz? Eğer üç büyüklerden biri hocaları sayesinde şampiyon olacaksa; G.Saray favori; Beşiktaş plase F.Bahçe sürpriz olur... Eğer üç büyüklerden biri futbolcu kadrosu sayesinde şampiyon olacaksa; Fener favori Beşiktaş plase G.Saray sürpriz olur... Eğer üç büyüklerden biri seyircisi ve camiası ile şampiyon olacaksa Beşiktaş favori; Fener plase, G.Saray sürpriz olur... İşte yeni sezondaki üç büyük gerçeği bu... Üçünün de şampiyon olabilmek için yeterli sebepleri var... Peki ya Avrupa? Avrupa'yı G.Saray'dan başka düşünen var mı ki? Bence kocaman bir hayır... O halde gerçek favorim; tabii ki G.Saray...