Hayat da bir oyun... Ve ben bütün maçlarımı deplasmanda oynuyorum... Ama "tek kale maç" şeklinde... Bazen Şükrü Saracoğlu'dur benim deplasmanlarım, bazen de Rize Şehir Stadı... Bir bakarsın Nou Camp'ın ortasındayımdır bir başıma... Çoğu zaman da Ali Sami Yen atmosferinin tam göbeğinde sürer hayat... Deprem... Ekonomik kriz... Savaş... Bir anda 3-0 oldu durum... Velâkin, en acısı ve yürek yakanı da 4. gol oldu benim için... Tarih; 26 Ekim Cuma... Dakikalar gecenin 01.00'ini gösteriyor... Ve bir "gönül dostu"muzu kaybediyoruz... Gönül kalemizi delip de geçercesine veda ediyor... Uzun bir gecenin sonu... Yüreklerde ağır hasar, ama "sevgi"yi de miras bırakarak... Fakat "hayat oyunu"nda yediğimiz gollere nice gollerle karşılık verecek, pozisyon zenginliği bırakarak... DOKSANA TAKILAN ŞANS İsrael - Avusturya maçını son dakikada yarı fiyatına kapattık. İsrail bizim için gayya kuyusuydu ama Avusturya'da "gayda" yapacağız... Tel- Aviv'de maça girmek zordu ama Viyana'yı binlerce gurbetçimizle bir kere daha kuşatacağız. Şimdi vargücümüzle "Avusturya'yı nasıl yeneriz"in hesaplarını yapmalıyız... Yüzde 20 nakit indirimi, peşin fiyatına 9 taksit, gerçek garanti, cazip fiyat, 15 aya varan vadeler... Milli Takımımız romantik bir ortama girdi... İki kişilik bir dünya kurmalı, imalât sorumlusu Şenol Güneş'le, futbolcularımızı bir odaya kapatıp aşklarıyla meşkleriyle başbaşa bırakmalıyız.. Gerekirse G.Saraylı Andres Victoria Gustova Mendez'i Türk yapıp sol kanada çekmeliyiz... Belli ki; zafer uzun bir gecenin sonunda gelecek... DAUM BENİ ÜRKÜTÜYOR Televizyonda, gazetede, idmanda, maçta, terasta, balkonda... Nerede olursa olsun Daum'la her karşılaşmamda tedirgin oluyorum. Adam, dövecekmiş gibi bakıyor. Birileri ona gözlerini patlatmadan 2 saniye durmayı, gülerek bakmayı öğretmeli... Fevzi'nin yediği gollerde nasıl bakarsa baksın, ama Beşiktaş'ın gollerinde de durum değişmiyor. Denizli'de anladık ki; bu gidişle Beşiktaş da değişmeyecek. Ve her Beşiktaşlı'nın gözleri alınan bu sonuçlardan sonra Daum gibi bakacak... Bir de Fener'e ne zaman kulak kabartsam hep aynı soru; "Aziz bey, Mustafa Denizli'yle devam edecek misiniz?" Hem de üç puanın kazanıldığı bir Malatya dönüşü... İnsan, al elinden o mikrofonu şey yap diyor, kafasına vur... Klasik olan tek şey G.Saray... Lucescu, yokluklar yüzünden çıkaracağı en son takımı çıkardı Trabzon'un karşısına. Geçen haftaki orta sahayı 3 metre geri çekip garip bir defans meydana getirdi. Ve o garip defansıyla G.Saray, garip bir şekilde yine başarılı oldu. BAŞKA G.SARAYLAR İSTİYORUM Pazar günü saatler geri alındı. Ben de geri alacağım diye gecenin 02.00'sine kadar oturup bekledim... Şimdi, mecburen Salı Pazarı'nı da 1 hafta geri alacağız... Zaten fazla ileri gitmeyeceksin... Eskiden topa tutarlardı şimdi maile tutuyorlar... İşte Adana'dan Fenerli Mehmet Şen'in hiddeti; "Fener'in aleyhine yazı yazma, kalemini kırarız yoksa..." Geçen hafta Fener, Beşiktaş ve Trabzon için yazdıklarımız yüzünden Salı Pazarı eşittir Afganistan olduk... Bombalandık... Yazı üstünde yazı kalmadı... Bazılarını sürekli La Fountein'den masallar yazıp mutlu edeceksin. Yok öyle bir şey... Ben bir G.Saray muhabiri olarak G.Saray'ın şampiyonluklarından başarılarından usandım... Bu ülkede başka G.Saray yok mu? Bu ülkede, bu ülkeye UEFA Kupası'nı getirecek başka G.Saraylar da istiyorum... Ey, reklam uğruna kulüpleri kullanan yöneticiler... Ey, Trabzonlu'yu 17, Beşiktaşlı'yı 8 senedir uyutanlar... Ey, Fener'e yıllardır Avrupa kupasını unutturanlar... Ve, hey, geleceğe hâlâ at gözlüğüyle bakan fanatikler... Sizler olduğunuz sürece G.Saray'dan başkası ol-ma-ya-cakkk...