Ekranda tekerrür sohbetleri...

A -
A +

Geçen hafta mübarek ramazan ayına girişimizin ikinci günündeki yazımda "Acaba nasıl bir ramazan ekranı?!..." başlıklı bir yazı yazmıştım ve yazımın içeriğinde "yaptık, oldu" tarzı geçiştirmeli ve sıradan yapımların kimseye bir faydası olamayacağından söz etmiştim. Özellikle ramazan ayı geldiğinde, nedense hep aynı format ve prototipte hazırlanmış yapımları seyircilere yutturmada pek mahir olduğumuzu belirtmiş, asıl maharetin ise, geçmişle günümüzü nitelikli bir biçimde bütünleştirip mânâlandırarak, zengin ve lâtif bir üslûpla seyirciye sunmaktır diye de ilâvede bulunmuştum. Aradan tam bir hafta geçti ve mübarek ramazan-ı şerifin dörtte birini böylece geride bırakmış olduk. Şu geçen bir haftanın gerek iftar gerekse sahur programlarına baktığımızda, birkaçı dışında ve sıra dışı tarzda niteleyebileceğimiz türden yapımlara rastlayamadım. Çok değil, şöyle bir on yıl geriye gittiğimizde ramazan programlarının çok daha güzel, içi dopdolu ve gerçek anlamda bir ruhu olduğunu hepimiz hatırlarız. Bir ramazan programının nasıl olması gerektiği konularında bilgi verecek ve ahkâm kesecek konumda olan ilgili TV yapımcıları ve uzmanlarıdır. Görünen o ki, genel anlamda bu mübarek ay, ekrana yansıyan sohbet ve çıkarılan konuklarla bir ikrar ayı olmaktan öteye geçmemiş. Peki hiç mi göze çarpan, sıra dışı ve kendimizi iyice vererek izleyebileceğimiz yapımlara rastlamadık?.... Şimdilik bir iki tanesini söyleyeyim: Kanaltürk'te geçen pazar akşamı Hikmet Amca rolüyle genç bir kıza manevi öğütler veren ünlü oyuncu Emin Olcay'ın performansı ve dopdolu sözleriyle "Gönül Bahçesi" adlı program. Bir de İZ TV'de yakinen takip ettiğim o buram buram tarih, kültür ve sanat kokan harikulâde belgeseller!... Şimdilik bunlar, umarım fazlası da çıkar!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.