İtiraf edeyim, ben de gizli dinleme yaptım...

A -
A +
Ama bir sorun niye yaptım?
Sormadan ben anlatayım..
2011 genel seçimleri öncesiydi.
Yer Ankara'da bir spor salonu.
Başbakan Erdoğan AK Parti'nin 550 adayına hitaben konuşuyor.
O sırada NTV'nin Başbakanlık Muhabiri olarak görev yapıyorum.
Erdoğan'ın açılış konuşması sonrası medya dışarı davet ediliyor.
Biz çıkınca Başbakan basına kapalı konuşmasına başlayacak çünkü...
Burada bilmeyenlere bir hatırlatma yapalım.
Gazeteciler için basına kapalı konuşmaların ayrıntıları daha önemlidir.
Bunu öğrenmenin yolu da toplantı sonrası içeridekilerin bilgisine başvurmaktır.
Asıl gazetecilik burada ortaya çıkar.
Her neyse, konumuza dönelim.
20 yıllık televizyonculuk hayatımda ilk kez karşılaştığım olaya...
Salondan çıkınca canlı yayın aracında oturup bir şeyler atıştırıyordum.
Kaldırımda oturan bir arkadaşımın bana işaretle bir şey anlatmaya çalıştığını gördüm.
TGRT kameramanı Mehmet Tiren'di bu arkadaşım.
Dışarı çıktım. Mehmet kulağıma eğilerek, "Başbakan'ın basına kapalı tüm konuşması benim kamerada ses olarak kayıtlı" dedi.
Peki bu nasıl olmuştu?
Kürsüde bütün kameralara ses dağıtan ana mikrofonun frekansı ile Mehmet'in kamerasının frekansı tesadüfen aynıymış.
Mehmet dışarı çıkınca bunu fark etmiş.
Gazeteci refleksiyle salon dışına çıktığında da kamerasını kayıtta tutmuş.
Her şeyi kaydetmiş.
Bunu da eski arkadaşı olarak benimle paylaştı.
Heyecanlandım.
Onu da, suç aleti kamerasını da aldık. Çaktırmadan bölgeden uzaklaştık.
Güvenli bir yere gittik.
Erdoğan'ın basına kapalı bütün konuşmasını kulaklıktan dinleyerek not aldım.
Şimdi tam hatırlamasam da, Başbakan'ın sözleri bombaydı.
Çözüm süreci, Ergenekon Davası, muhalefet...
Notları toparladım, sonrasında da usulca canlı yayın araçlarının bulunduğu yere döndük.
Böylesi bir malzemeyi tek başına yemek bencillik olurdu...
Bütün televizyoncu arkadaşlarıma Başbakan'ın konuşmasını "Servis" ettim.
Ama bir şartım vardı.
Son dakika bağlantılarını herkes aynı anda yapacaktı.
Televizyonların 17.00 bültenlerinde Erdoğan'ın sözlerini çarşaf çarşaf yayınladık.
Bazı arkadaşlarım haber kaynakları henüz dışarı bile çıkmadan bu konuşmaya nasıl ulaştığımı sordular.
Ama gazetecilik sırrı sorulmaz.
Biz bir şey demedik, onlar da ısrar etmediler.
Bu sır bugüne kadar ortaya çıkmadı.
Gelelim günün en komik görüntüsüne.
Toplantı bitmiş vekiller salonu terk etmeye başlamışlardı.
Ancak bu sefer peşlerinden giden gazeteci yoktu.
Biz yerimizden bile kalkmadan onları uzaktan izliyor, onlar da şaşkın şekilde araçlarına biniyorlardı.
Ve o günkü ilgisizliğimizi bugüne kadar çözemediler.
İtiraf ediyorum.
Gizli dinleme yaptım.
Tek kaygım habercilikti.
O günkü heyecan ve masumiyetimizle de gurur duyuyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.