28 Şubat 'Post modern darbe' sürecinde, Genelkurmay Başkanlığında çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcilerine çeşitli brifingler verildi. Yüksek yargı temsilcilerinin, oraya bölük bölük arz-ı endam etmeleri ve askerin huzurunda alesta olmaları hukuk tarihimize kara leke olarak bir yenisini daha ekledi. Bu brifinglerden medya mensuplarına yapılanında askerler; '35. madde kapsamında, gerektiğinde silah da kullanırız!' dediler. Askerlerin bu söylemi ertesi günkü gazete ve televizyonlarda yer almasına rağmen, hükümet bu hâle duyarsız kaldı. Zira mahut darbe yalnızca o günkü hükümete (Erbakan ile Çiller'e) karşı yapılmadı; bütün bir millete karşı yapıldı ve bütün bir ülke maddi ve manevi olarak çökertildi. Türkiye'nin zenginliğine ve millî iradeye kast edenler; kim olurlarsa olsunlar, mutlaka yargılanmalıdırlar. Vesayet rejiminin gereği olarak devletimiz, tüm kurum ve kuruluşları ile demokrasi etrafında konsolide edilmiş değildir. En liberal görünümlü TÜSİAD bile, 28 Şubat 'Post modern darbenin' lojistiğini üstlenmiştir. Ekonominin bu anlı şanlı (!) adamları, tıpkı yandaşları olduğu Şark siyasetçi zihniyetindekiler gibi; az olsun, benim olsun aymazlığındalar! Mahut darbenin ve diğer darbelerin tüm ayaklarıyla yüzleşmeli ve sorumluları mutlaka teşhir edilmeli ve kınanmalıdır. Aksi halde, tüm bu yapılan aymazlıklar, yapanların yanında kâr kalır. Başbakanımız bir daha darbe olmaz diyor ama, gerekli tedbirler alınmazsa ve her şeyden önemlisi; reformlar durursa her zaman darbe yapılabilir; zira, çeteleşme kurumsallaşmıştır ve anlaşıldığı kadarıyla ordunun içinde emir komuta dışında, paralel bir rütbe sistemi mevcut! Bu doğruysa işin vahameti ortada! Başta ordu olmak üzere her kurum ve kuruluş, kendisini demokrasi normlarına göre yeniden dizayn etmeli ve bağırsaklarını temizlemelidir! AK Parti, 2002 yılında sıfırı tüketmiş ve çökertilmiş bir ekonomiyi; yolsuzluğa, mafyalara ve hiper enflasyon ile batırılma noktasına getirilmiş devleti düşürüldüğü yerden çekip çıkardı ve bugünkü gıpta edilen konuma getirdi. Devleti karanlık odakların elinden kurtarmak görevi de AK Parti hükümetine düşüyor. Milletin kahir ekseriyetinin desteğini arkasına almış olan AK Parti, tarihî misyonunu ifa etmeli ve her sahadaki reformlarına hız kesmeden devam etmelidir...