BDP Milletvekillerinin, terör örgütü ile aralarında bir türlü mesafe koyamamalarından ötürü; özellikle son yasama döneminde, demokrasi adına çok tuhaf gelişmeler oldu ve olmaya devam ediyor. Belli ki, başta terör örgütü, BDP ve mahut çevreler Türkiye'yi yol geçen hanı bellemişler ve çeşitli söylem ve eylemleriyle gemi azıya almış durumdalar. Mizansen düzenleyerek; bir kısım BDP'li vekilin basının şahitliğinde teröristlerle buluşup kucaklaşması ve aynı partide eş başkanlık görevi yürüten bir vekilin bölge halkını silahlanmaya davet etmesi bardağı taşıran son damlalar oldu ve bu nahoş manzaralar milletimizi derin bir infiale sürükledi. BDP'li vekillerin çizmeyi aşan bu denli beyan ve tavırları, ister istemez vekil dokunulmazlığı konusunu bir kere daha ülke gündemine taşıdı. Ve; hemen her konuda olduğu gibi, her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Suret-i haktan geçinen bir sürü siyaset adamı ve aynı paralelde düşünen onca kalem erbabı; dokunulmazlığın kaldırılmasının bir işe yaramayacağını söyleyip, yazıp çiziyorlar. Gerekçeleri de; 1994'te Meclis'te yapılan vekilleri âdeta kovma işlemi. Nitekim bu işlemden sonra aynı zihniyet daha da güçlenerek Meclis'e girdi. İyi de; onların daha da güçlenecekleri korkusu; halihazırda işledikleri suçları görmezden gelmeyi mi gerektirir?! Hangi hukuk devletinde bu denli bir aymazlığa salık verilebilir. Verildiği takdirde bu işin sonu gelir mi? Hangi hukuk devletinde; kişi ya da kişilere suç işleme ayrıcalığı tanınabilir? Bu aymaz zihniyete evvelemirde şu husus açıklanmalıdır ki, bu insanlar Kürt oldukları ve Kürtleri temsil ettikleri için cezalandırılmıyorlar. Öyle olsaydı; başta iktidar partisi olmak üzere 150'ye yakın Kürt kökenli milletvekili parlamentoda yer alabilir miydi?! Malum; terör örgütü mensupları dağda yaşıyorlar ve melanetlerini oradan şehirlere inip icra ediyorlar. Parlamenterler ise şehirde yaşayıp icraatlarını Meclis çatısı altında, seçim bölgelerinde yapıyorlar. Buralarda ne şekilde hareket edileceği kanun ve tüzüklerle belirlenmiştir. Mahut zihniyet, hukuk dışı söylem ve eylemlerini, yani dağ ortamını şehre ve parlamentoya taşımak istiyor! Daha açık ifadesiyle şehirle dağı karıştırıyorlar! Tercihlerini kendileri yapacak; zira dağ da orada, şehir de burada! İktidar partisi akıllıca davranıp tüm dokunulmazlık dosyalarını açmayı ve gereğini Meclise havale etmeyi kararlaştırdı. Dolayısıyla Türkiye'nin yol geçen hanı olmadığı dost düşman herkese gösterilecektir! Hukuk devleti isek, gösterilmek zorundadır. Zira milletimiz, adaletin tecellisini sabırsızlıkla beklemektedir.