Millete karşı, bozuk niyet taşıyan zihniyetten kime ne hayır gelebilir? Yapılacak tek şey, bunlara pabuç bırakmadan kervanın yola devam etmesidir...
Hemen hepimizde, şöyle yanlış bir kanaat var: Biz, zannediyoruz ki; 1960 darbesi, DP'nin icraatlarına karşı yapılmıştır. İhtilali yapan askerlerin, bizzat kendileri itiraf ediyorlar: "... Bizler, daha 1950 seçimlerinde, İsmet Paşa'ya giderek, seçimleri iptal ederek ihtilal yapmak istediğimizi söyledik!.."
İsmet İnönü ise, demokrasinin; yani çok partili seçimlerin, dışarısının talebi ve dayatması ile yapıldığını bildiğinden; zamana oynamış ve hemen daha işin başında oyunbozanlık etmek istememişti!
Dolayısıyla, askerler, ihtilal yapmayı daha 1950 seçimlerinden hemen sonra akıllarına koymuşlar ve bunun zeminini oluşturmak için; aleni ve gizli yoğun gayretlerin içinde olmuşlardır. Dikkat edilirse, buradaki hazımsızlık; A veya B partisine karşı değildir; rejimin ve sistemin kurucusu addettikleri CHP'nin karşısında kim ve hangi parti olursa olsun ona karşıdır ve o parti ve mensupları yok edilmeye mahkûmdur!
Bundan dolayıdır ki; sandık önemli değildir ve onların tasvip etmediği parti yüzde 90 da oy almış olsa; bu hâlin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur ve olmayacaktır! Bunun sebebi ise, gayet açıktır. CHP ve onun öncesi olan İttihat ve Terakki Fırkası, millete rağmen kurulmuş ve hemen tüm icraatlarıyla millete zorla dayatılmıştır. Bu 'zor' kelimesinin altında; son yüz yılımızın utanç tarihi yatar. Zira bu tarih, binlerce ve hatta on binlerce masum ve sivil insanın darağaçlarında sallandırıldığı, çoluk-çocuk-kadın-yaşlı demeden, mağaralara sığınan masum insanların topluca zehirli gazla katledildiği meş'um bir dönemdir.
Bu meş'um tarih, dış düşmanların yapamadığını, içeridekilerin pervasızca sergiledikleri ve bütün bu sergilenenlerin neticesinde, manada; imparatorluk bakiyesi olan bir milletler bütününün ruh köklerine kezzap dökülen, maddede ise, hazinesi tamtakır bırakılıp 'beş cent'e muhtaç hâle getirilen tam bir 'fetret devri' tarihidir!
Dolayısıyla, mahut zihniyet için, millet ve milletin oyu ve onun refahı asla söz konusu değildir. Nitekim, bugün dahi; 'Erdoğan gitsin de ne olursa olsun!' demiyorlar mı? Bu cinnet hâlini öylesine ileri taşıyorlar ki; Erdoğan'ın gitmesi karşılığı yabancı devlet işgaline bile razılar! Gerçekte bu zihniyet, Erdoğan'ın şahsında milletin ta kendisine düşmandır; onun kalkınmasını ve refahını istememektedir!
Nitekim, bunların ağa-babası olan İsmet Paşa, generallerine; 'en büyük düşmanınız milletin kendisidir!' dememiş miydi?!
Millete karşı, böylesine bozuk niyet taşıyan zihniyetten kime ne hayır gelebilir? Yapılacak tek şey, bunlara pabuç bırakmadan kervanın yola devam etmesidir. Zira, yerdeki köpeklerin ulumaları, gökteki yıldızlara zarar veremeyecektir!