Yazık ki, ne yazık!..

A -
A +
Evvela; sevgili okuyucularımın mübarek Ramazan-ı şeriflerini tebrik ediyorum ve Cenab-ı Hakk'dan, bu ulvi AY'ın hakikatine kavuşturmasını dua ve niyaz ediyorum.
Malum; 'ahir zaman'ın olumsuzlukları ve enva-i çeşit zulmetleri; tüm insanlığın ufkunu tutmuş ve meydan yeri, tamamen, baykuşlara ve şeamet tellallarına kalmıştır!
Üstad Necip Fazıl, bundan kırk sene evvel, gençliğe hitap ederken; cemiyetin içinde kıvrandığı buhranı şu cümlelerle ifade ediyor: '... Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi, mü'min zindanı ma'bedi, temeli yıkık ailesi...'  Kırk sene sonra; bugün gelinen nokta ise, bütün bu musibetlerin daniskasıdır. Siz, istediğiniz kadar, maddi refahı, yukarılara çekerek temin edin; manevi erozyonun önüne geçemezsiniz. Hatta; tüm maddi kalkınmışlık, manevi değerleri daha da törpüleyecek ve insanlık susamış olduğu manevi hazza asla kavuşamayacaktır!
Bir cemiyet düşünün; onun nesillerini yetiştirecek ve istikbale hazırlayacak tüm terbiye(!) müesseseleri YALAN ve İHANET üzerine oturtulmuş.. Tanzimat şairinin dediği gibi: '... Böyle gecenin hayır umulur mu sabahında?!'
Ömürleri boyunca; Müslüman mahallesinde salyangoz satan mahut medya; Ramazan-ı şerif dolayısıyla, din pazarlamaya başlamış ancak; pazarlanan bu dinin gerçek İslamiyet'le bir ilgisi bulunmamakta. Çoğunun isminin önünde Prof. yaftası bulunan, bu ahir zaman din adamlarının genel özelliği; dinin gerçek naşiri ve vaizi olan Hazret-i Peygamber'i (aleyhisselam) iskat ve iptal edip, onun yerine kendi kuru akıllarını koymalarıdır. Yok; Kur'an-ı kerim öyle demiyormuş da böyle diyormuş... Sanki, Kur'an-ı kerim kendilerine inmiş! Utanmadan ve pervasızsa kendi yalanlarını 'gerçek din' diye ortalığa sürmektedirler.
İşin en vahim tarafı ise; bu din hırsızlarının kendilerine, istemedikleri kadar müşteri bulmalarıdır. Bunun sebebi ise; din adına korkunç boyuttaki bilgisizlik ve tabiatıyla ilgisizliktir.
Burada en büyük görev Diyanet'e düşmektedir. Rock'çı imamlar yerine; camileri kiliselere çeviren ve bu cümleden olarak; camileri sıralarla dolduran ve müzik aletleri eşliğinde ilahileri seslendiren müzisyenler yerine; dinini, diyanetini bilen ve cemaate; hiç olmazsa ilm-i halini belletecek ve "ma'bedleri, mü'minin zindanı" olmaktan kurtaracak şuurlu ve sorumlu imamları bulup tayin etmeli ve onların icraatlarını da sıkı sıkıya takip etmelidir.
Bilenin şeytani bilgisine ve saptırmasına mı, bilmeyenin destanlık çaptaki cehaletine ve aynı koyuluktaki inadına mı yanarsın?!
Yazık ki, ne yazık!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.