Hasta tutuklu ve mahkûmlar
biraz empati, hepsi bu!

A -
A +
Aşağıda birkaç haber başlığı var. Gazeteler bazılarını seçici biçimde öne çıkarıp yayınlıyor. Herkes meşrebince, ideolojik angajmanına göre.
Biz onların hatasına düşmeyelim ve size aşağıda "yargısız gözlemle" seçtiğimiz birkaç haberi aktaralım.
* Felçli Ali Ekber Oruç yürüyemiyor, Adli Tıp Kurumu 'cezaevinde kalabilir' diyor. Yaklaşık 22 yıldır cezaevinde olan son olarak Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilen Ali Ekber Oruç, kendi hayati ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma geldi. Ailesi, Oruç'un kendi başına görüşe dahi çıkamadığını belirtiyor.
* "Örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davadan 10 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Sıddık Aydın, akciğer yetmezliği ve solunum sorunu yaşıyor. Van F Tipi Cezaevi'nden, Tokat Zile M Tipi Kapalı Cezaevi'ne sürgün edilen Aydın, 8 aydır ailesiyle görüşemiyor.
* Silivri Cezaevi'nde Ergenekon davasında 5 yıldır tutuklu bulunan kanser ve siroz hastası Fatih Hilmioğlu'nun yüz felci geçirdiği, yüz felci tedavisi için kullanılan ilaçların yan etkisi sonucu karaciğer kanserine yakalandığı ve vücudunda üç kanser nodülü oluştuğu bildirildi. Hilmioğlu'nun üniversite hastanelerinden verilmiş olan 6 ayrı "cezaevi şartlarında tedavisi imkânsız" sağlık raporu bulunmasına rağmen Adli Tıp Kurumu "cezaevi şartlarında tedavisi yapılabilir" yönünde rapor verdi.
* Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden hastaneye sevk edilen hasta tutuklular Adnan Yalçın ile Şemsettin Kargılı'nın durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Kargılı'nın ise hayati risk taşıması nedeniyle ameliyat dahi edilemediği kaydedildi.
* Cezaevi Seyithan Taşkıran'a da tabut oldu. Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulduğu tek kişilik hücrede aç bırakıldığı için kalp krizi geçiren 45 yaşındaki Seyithan Taşkıran adlı mahkûm hayatını kaybetti.
* Onur Atmaca yüzde 95 engelli, göğüs kafesinden aşağısı tutmuyor ve hapiste. Atmaca, evinde namlusu değiştirilmiş gaz tabancası bulunduğu iddiasıyla yargılanıp hapse mahkûm oldu.
* Bacakları yok, yüzde 94 engelli ve tekerlekli sandalye kullanıyor. Coşkun Koç'un ayrıca kalp damarlarında da tıkanıklık var.  Koç'a hapishanede arkadaşı bakıyor...
Bu haberlerde adı geçen tutuklu ve mahkûmların dışında daha onlarca isim var cezaevlerinde olup da ağır sağlık problemleri yaşayan.
Cezanın amacı adaletin yerine gelmesidir şüphesiz. Bunun anlamı yargıcın verdiği kararın ne azı, ne çoğudur.
Ne aşağısı, ne yukarısıdır.
Ne ağırı, ne de hafifidir.
Oysa ağır hastalık şartlarına rağmen cezaevlerinde tutulmaya devam edilen tutuklu ve mahkûmlar ikinci bir ek cezaya çarptırılmakta.
Ceza hukukçusu Ergin Cinmen bu konuda yapılması gerekeni çok iyi özetliyor:
"Hasta tutuklular ile ilgili dört ayrı karar makamı var. Rapor üzerine ilgili merciin vereceği karar, bu olmazsa Cumhurbaşkanı, bu da olmazsa Anayasa Mahkemesi, o da olmadı AİHM"
Ancak Adli Tıp Kurumu ve kimi yargıçların sergilediği duyarsızlık, acımasız bürokrasinin karanlık iş birliği bir ek cezalandırma ve intikam alma davranışının ipuçlarını veriyor.
Dünkü Türkiye'nin manşet haberinde Melik Duvaklı'nın özel haberinden öğreniyoruz ki Yunanistan'da ele geçirilen Sabancı suikastı sanıklarından ve DHKP-C'nin "abisi" olarak tanınan Hüseyin Fevzi Tekin gibi "şanslı" isimler hâlâ anlamlandıramadığımız derin ilişkiler sayesinde paçayı kurtarabiliyor. Hemen hatırlatalım, 1996 yılında Sabancı suikastının ardından yakalanan Hüseyin Fevzi Tekin verilen "ölümcül hasta" raporuyla dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedilmiş.
Hatırlayalım, aynı dönemde, yine aynı örgütten Güler Zere de o sıralarda çok hastaydı tahliye edilmesi gerekiyordu. Sezer ve ona rapor verenler Güler Zere'yi görmezden gelmişlerdi nedense.
Tam 15 yıldır örgütün "derin abisi" olarak bilfiil faaliyette olan "ölümcül hasta" Hüseyin Fevzi Tekin'lerin durumu, yukarıda sıraladığımız ve daha onlarcasının hayatını karartacak bir bariyer olarak çıkmamalı.
Yargıçlar, Adli Tıp Kurumu ve Cumhurbaşkanımız.
Biraz empati ve adalet, bundan daha fazlası değil istenen.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.