Büyük
bir tartışma ortamı oluşturmaya çalışıyorlar. Seçim sandıklarına
itirazlar peş peşe geliyor. YSK önünde biriktirilen kalabalıklar tahrik
edilmekte. Mehmet Altan gibileri STV'ye çıkıp Gezicileri yeniden parka davet etti. Biliyorum aklınızdan "Bu adamların içinden nasıl böyle bir canavar çıktı" diye geçiriyorsunuz.
Ama sonuçta havada ağır ve Pensilvanya merkezli bir tezgâh kokusu var. "Sandık hilesi"
kışkırtmasıyla Gezi benzeri olayların fitilini ateşlemek için alesta
bekliyorlar. Bu yüzden oyların sayılmasını bizzat hükümet de istiyor ve
şaibeli hiçbir sonucu kabul etmeyeceğini açıklıyor.
Gerçi
Gezicilerin bile artık Gülen örgütünün peşine takılacaklarını sanmıyorum
ama yine de bu türden provokasyonlara hazır olmak gerek.
Bu arada Mustafa Sarıgül de durdu durdu ve baktı ki Mansur Yavaş mücadeleci ve yırtıcı tavrıyla CHP'de göze girmeye başlıyor, iki gün geçtikten sonra yanına CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'yı da alıp "Biz de itiraz edeceğiz, oylarımızın yeniden sayılmasını isteyeceğimiz yerler var" diye açıklama yaptı.
Yahu kardeşim, arada 700 bin oy farkı var, neyin peşindesin?
Böyle
diyebilirsiniz ama durum kritik. Mansur Yavaş'ın adını artık CHP genel
başkanlığı için telaffuz etmeye başladılar ve bunu Sarıgül'ün kulağına
da fısıldadılar. Öyle ya, biri yüzde 40'la hayal kurarken öteki hem
başkan olma umudu üretiyor, hem de yüzde 44 oyla avantajlı konuma
geçiyor. Üstelik Kemal Kılıçdaroğlu'nun İnan Kıraç'a ve Boğaziçi aşiretinin diğer mensuplarına söyleyeceği bir argüman çıktı ortaya:
"Ne
yapabiliriz ki, Mustafa beklediğimiz gibi çıkmadı. Mansur hem Mustafa
gibi dişli ve mücadeleci, hem de yüzde 44 alıp Gökçek'in koltuğunu
salladı. Gelecekse o gelsin."
Kısacası bu çekişmeli işten Kemal Bey kârlı çıktı diyebiliriz şimdiden.
Tabii CHP seçim sonuçlarının travmasını üstünden atamadan Gülen örgütü hemen işi pişirmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için usul usul Meral Akşener'in adaylığını ısıtıyor. Daha şimdiden "Halkın yüzde 55'i AK Parti'yi istemiyor" diye çiziktirip durmaktalar. O halde muhalefetin istediği aday cumhurbaşkanı olur. Hesap bu.
Doğru,
Cumhurbaşkanlığı için CHP-MHP ittifakı gündeme gelebilir ama bu seçimde
CHP'den kazık yiyen MHP, ancak kendi adayıyla yeniden bir iş birliğine
gider. Bu isim, cemaatin istediği gibi Meral Akşener olabilir mi?
Aslında her şey Devlet Bahçeli'nin iki dudağının arasında.
Ancak AK Parti'yi istemeyen yüzde 55 hikâyesine çok fazla bel bağlamaları da yeni bir sukut-u hayal'in ipuçlarını veriyor.
Face Book'ta sempatik bir takipçim var; "Çerkesim Çok Şükür" diye bir nick name kullanıyor ama asıl adı Orhan Demirsoy. Samsun Çarşamba'dan, hemşerim yani.
AK Parti'yi
istemeyen yüzde 55 teraneleri üzerine tutmuş, hangi partiyi halkın
kaçta kaçının istemediğini üşenmeyip hesaplamış seçim sonuçları
üzerinden.
İşte "Siyasal partilere göre istenmeme oranları" ve yüzdelerinden bir kısmı:
EMEP............100,00
LDP.................99,96
ÖDP.................99,96
TKP.................99,96
YURT-P..........99,93
HAK-PAR.......99,91
HEPAR............99,90
İP......................99,86
DSP..................99,81
HÜDA PAR.....99,81
BTP..................99,79
BBP..................98,94
SP.....................97,99
BDP.................95,96
MHP................84,80
CHP.................72,12
Bugünü "seçim analizi" yaptığını söyleyen Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı'nın Habertürk'teki sözleriyle hitama erdirelim.
"CHP
bu seçim stratejisi yerine mükemmel bir seçim programı hazırlasaydı
bile yine yüzde 28'de kalırdı. Göreceli bir istikrar var. Halkta
istikrar algısı var. İnsanların, bugün seçmenin eğilimine bir baktığımız
zaman iktidar ve Tayyip Erdoğan desteği var. Dolayısıyla insanların memnun olduğu koşullar yıkılmadığı sürece
daha alt seviyede sonuçlar beklenmemeli. Erdoğan iktidara yönelik
tape'ler konusunda seçmenine çok iyi silahlar sundu. Bu silahlar her
zaman tutan silahlar..."
Bu konuşma darmadağındı, zorunlu
olarak biraz toparladım anlamlı hale getirebilmek için. Asıl, ortadaki
şaşkınlığı görün istedim.