Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç aradı dün beni. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Kurumunun kurucu başkanıydı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ o vakit kurumdan sorumlu bakandı. YTB’nin kamu diplomasisi yapmak, yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların hak ve hukukunu takip etmek, Türkiye algısıyla ilgili çalışmalar yürütmek üzere kurulduğunu biliyor, çalışmalarını da o istikamette sürdürüyorlardı.
Bakan Bekir Bozdağ’ın eli sürekli YTB’nin üzerindeydi. Yurt dışındaki her toplantılarına neredeyse katılıyor, özellikle Almanya’da Türk çocuklarının Jugendamt adı verilen gençlik dairesi tarafından ailelerinden koparılarak Hıristiyan ailelere verilmesine şiddetle karşı çıkıyor, yüksek sesle “Bu bir asimilasyondur, izin vermeyeceğiz” diyordu. Avrupa’da Gündem programının sunucusu olarak YTB ile son derece sıkı bağlantı içindeydim ve müthiş bir sinerji ortaya çıkıyordu. İki üç yıl evvel Kemal Yurtnaç bilmediğim bir nedenle kızağa çekildi sonra da Yozgat Valiliğine atandı. Yerine Kudret Bülbül atandı. Bekir Bozdağ yerine de Tuğrul Türkeş kurumdan sorumlu bakan oldu.
Kemal Yurtnaç’ı Yozgat Valisi olarak yaptığı bir iki uygulama nedeniyle çok eleştirmiştim ama idareci kimliği, devlet meselelerinde küsme ve öfkelenme gibi kavramların çok fazla öne çekilmemesi gerektiğini bildiği için benimle ilişkisini kesmedi.
Beni aramasının nedeni de önceki gün YTB’deki karanlık ve ahlaki bağlamdan uzak bir anlayışla haksız uygulamalarını kapatmaya çalışan kifayetsiz muhteris ekibin Twitter’da üzerime saldırttığı fake hesapların her birinin hakkından teker teker gelmemdi.
YTB ekibi tarafından enforme edilen birinin de onlar arasında olduğunu söylemeliyim. Yalan ve iftiralarla çamur atıp beni yıldırmaya çalışıyordu. FETÖ’cüler de ona destek veriyordu. Bu Fetullahçı yöntemleri bildiğim için hiç şaşırmadım. O söz konusu kişinin Twitter’daki adı MURAT SOYER… Ama kurumdaki gerçek adının F.A. olduğunu biliyorum. Bu “Açıkgöz” zat kendini saklayabileceğini sanmış, Mehmet ve Nedim abisinden aldığı “bilgi”leri yalanla ve iftirayla donatarak bana saldırıyordu. Sıkılma, utanma ve arlanma yok. Kendi isimleriyle bile ortaya çıkamayan düşkün biri bu F.A. Uzmanlık tezini zamanında sunamadığı hâlde Mehmet abisi tarafından korunup kollanan ve ek süre verilerek ite kaka uzman yaptırılan bir kişi aynı zamanda. Balkanlardaki öğrencilere sorun bu F.A.’yı anlatsınlar size. Yaptığı her hata örtbas edilmiş ve herhangi bir cezai işlem uygulanmamış bu kişinin hamisi kuruma uğramadığı hâlde maaşını ödetmeye devam etmiş. Şimdi paçalarıma saldırmasının sebebi de bu minneti anlayacağınız.
Neyse, Kemal Bey, Twitter üzerindeki bu yazılarımı görmüş ve sebebini merak ederek beni aramıştı. YTB’nin nasıl Cumhurbaşkanımıza hakaret eden bir öğretmeni çalıştırdıklarını, adı geçen öğretmeni koruduklarını, ben yazınca da bu durumu bildirdiğini düşündükleri bir öğretmeni “şirket sırlarını bildirmekten dolayı” işten çıkardıklarını söyledim. Çok şaşırdı Kemal Yurtnaç.
Epey konuştuk. Evet, büyük ideallerle kurulup hayata geçirilen YTB artık elden çıktı. Sadece yabancı öğrencilere burs veren ve hasbelkader birkaç yerde eğitim sürdüren, sürü sepet konuda yurt dışı toplantıları düzenleyip kendilerine harcırah çıkartan elemanların cirit attığı bir kuruma dönüştü.
Nerede o kamu diplomasisi ve yurt dışındaki vatandaşın hakkını arayacak kurum? Özellikle Türkiye’ye yönelik aleyhte kampanyaların yurt dışında ne kadar yaygınlaştığı dikkate alınırsa bu kuruma duyulan ihtiyaç anlaşılır. Düşünün adamlar tüm mesailerini benimle kavga etmeye ayırıyorlar son bir aydır. Sonuçta Avusturya’da taksi şoförlüğü yapan biri kurumun başına getirilmiş, iş yerine siyaset yapmaya odaklanmış bir isim de basın müşavirliği kadrosuna atanmış. Tabii ne siyaset, ne de taksi şoförlüğü ayıp değil. Ama başka işler onlar. Herkes kendi işini yapmalı sonuçta.
YTB Başkanlığı tekzip üstüne tekzip, açıklama üstüne açıklama yayınlıyor. Ama yayınladıkları her açıklama yalanlardan ibaret.
1-Misal “Zahide Seydioğulları’nı iki işte birden çalıştığı gerekçesiyle işten çıkardık” diyorlar. Kuyruklu yalan. Çünkü taşeron şirketlerinin gönderdiği yazı elimde. Şirket sözleşmesinin 1.4’üncü maddesini ihlal etmek. Yani şirket bilgilerini başkasına vermek. Yani “Sen nasıl olur da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret eden A.S.’yi ihbar edersin” diyorlar.
Cibilliyet bu.
Madem öyle Zahide Seydioğulları’ndan neden benim yazdığım konu üzerine “savunma” istediniz? Bu öğretmen benim haber kaynağım değildi ve yazılarımda ismi geçmiyordu. Başarılı bir öğretmen. Neden günahına girdiniz, bir damla sıkılmadınız mı? Vicdan yok mu sizde?
2-Cumhurbaşkanımıza hakaret eden A.S. adlı öğretmeni çıkardıklarını söylüyorlar.
Yalan!
Yazı yazmadan önce YTB Başkanı Mehmet Köse’yi arayıp “Bakın, ben böyle bir bilgi aldım. Osmaniye mülteci kampında A.S. adlı bir öğretmeniniz Cumhurbaşkanımıza hakaretler yağdırıp ders verdiği Türkmen mülteci gençleri devletimiz ve Cumhurbaşkanımız aleyhinde kışkırtıyor. İşlem yapacak mısınız? Ben şimdilik bir şey yazmıyorum” dediğimde bana verilen cevap şöyleydi:
“Tamam, gereğini yapacağız.”
Aradan haftalar geçti hiçbir şey olmadı. Ben de durumu dile getiren iki yazı yayınladım. Bunun üzerine A.S. adlı öğretmen hakkında işlem yapmak zorunda kaldılar ama bu öğretmenin Korkut Ata Üniversitesindeki eğitim görevi devam ediyor.
Ne güzel değil mi? Sistem pırıl pırıl çalışıyor.
Fakat YTB yöneticileri bunu içlerine bir türlü sindiremediler ve bu kez de A.S.’yi ihbar ettiğini düşündükleri Zahide Seydioğulları adlı başarılı öğretmeni işten çıkardılar.
Bir de oturmuşlar bu yazılarımla Suriye’de Afrin operasyonunu zayıflattığımı söylüyorlar. Yuh size. Dedim ya, bunların ahlaki kavramlarla tanışıklığı yok. Şeref ne diye sorsanız bir isim olduğunu söyleyeceklerdir size.
Şaşıyorum, bu nasıl "çamur at izi kalsın" anlayışı! Bana tanıdık geliyor bu tarz. İsmini koymuyorum ama herkes anladı bunu.
Zaten kendileri de telaşta. Twitter’dan üzerime fake hesaplı saldırılardan anlıyorum bunu.
Tabii geçen gece kurumda sabaha kadar yanan ışıklar neye işaret ediyor bunu bilmiyorum. O gece kurumda kalan bilgi işlem müdürüne sormak gerek bunu.
Sonuç. YTB acilen el atılması gereken bir kurum hâlini aldı. Eğer sadece yabancı öğrencilere burs vermek bir iş ise bunu Millî Eğitim Bakanlığı’na devreder, kurumu da kapatırsınız olur biter. Çünkü bir yazar çok basit ve düzeltilmesi kolay bir haksızlıkla ilgili eleştiri kaleme aldı diye topluca üzerine gidiliyorsa bu kurumun yapacak bir işi yok demektir.
Yazıklar olsun.
Bana gelen bilgilerin hepsini yazmadım burada. Öğrendiklerim karşısında şaşkınım sadece, o kadar söyleyeyim...
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

