Okuyucunun hafızasıyla dalga geçenler

A -
A +
Bu 31 Mart, 106 sene önceki 31 Mart'ın (gerçek tarihi 13 Nisan 1909) devamıydı aslında. İkisinin de ortak özelliği sadece "karartılmış" olması değil, hedeflerinin aynı olması.
 
Sayısız ayrıntıyı bir tarafa bırakalım, el aynı eldir, hedef de aynı hedef: Müslüman-Türk-Sünnî kitleyi yok etmek. Her olaya ayrı yorum aramaya gerek yok, ben hepsinde bu ortak kaygıyı taşıyorum. Millet olarak hafızamızı güçlü tutarsak Allah'ın izniyle hiçbir oyuna gelmeyiz
 
Şehit savcımızın çarşamba günkü cenaze merasimine alınmayan kaç gazete vardı? 4 diye duymuştum. Oturdum teker teker inceledim, o hainlerin savcımızı rehin alıp, Türkiye Cumhuriyeti devletine açıkça meydan okuduğu ve aynı zamanda kirli propagandalarını yaptıkları o elîm sahnenin fotoğrafını kaç gazete basmış acaba diye?
Sadece 4 gazete mi?
 
Hayır, tam 16 gazete bu fotoğrafa 1. sayfasında yer vermiş.
İç sayfaları daha inceleyemedim.
 
O gazetelerin birçoğunun tirajı çok düşük tamam ama satılmasa bile akşama kadar binlerce bayinin önünde raflarda bu acı fotoğraflar sergilendi. Milyonlarca insan gördü. Zaten birçok gazete satılmak için basılmıyor bence, bu amaçla basılıyor.
Dolayısıyla, "hepimizin devletini" aciz durumda gösterme maksadı hasıl oldu maalesef.
 
4 gazete bu fotoğrafa geniş yer vermiş. Biri Cumhuriyet, diğeri Yurt Gazetesi.
Dikkatinizi çekerim, listede Zaman yok ama Today's Zaman var, hem de en çok yer ayıran 2 gazeteden biri.
Diğer gazete hangisi dersiniz?
Tabii ki Sözcü.
 
1 Nisan Çarşamba günü neredeyse çeyrek sayfasını bu fotoğrafa ayırmış Sözcü gazetesi. Hem geniş yer ayırmış, hem de bazı noktaları daire içine almış, oklar çıkarmış, ayrıntılı bir şekilde fotoğrafı analiz etmiş. Odanın geniş fotoğrafı ve örgüt sembolleri de açık görülüyor. Ve ayrıca, Berkin'in kollarını kaldırarak poz verdiği sembolik resmi. (Bu resme ithafen birçok kişi "Hani Berkin ekmek almaya gidiyordu?" sorusunu soruyor haklı olarak, bu ayrı bir konu.)
 
1 Nisan Çarşamba günü resimli ve ayrıntılı anlatımıyla konuya bu kadar geniş yer veren Sözcü gazetesi 2 gün sonra, 3 Nisan Cuma günü aHaber kanalını suçlayan bir manşet haber yayınladı. Dediklerine göre aHaber kanalında bir programda o fotoğrafa yer verilmiş. Kimsenin avukatı değiliz elbette ama, ben akşama kadar o kanalı seyrettim. O fotoğrafı vermemeye çok özen gösterdiler. Ertesi gün, o fotoğrafı yayınlayan gazeteleri gösterirken bile gazetelerin o kısımlarını siyahla kapattılar.
 
Sözcü, kanalı "örgüt bezli propagandaya" alet olmakla suçluyor.
"Biz buzlayarak yayınlıyoruz" demiş ve şehit Savcımızın sadece gözlerini buzlamış.
Şaka gibi değil mi?
 
Ama şaka değil, buz gibi gerçek. İki gün önce kendileri o fotoğrafı çarşaf çarşaf basıyor, (örgüt bezi de açık seçik meydanda) iki gün sonra da "bakın biz terör propagandasına alet olmuyoruz, buzlayarak veriyoruz" diyor.
Bunun adı nedir Allah aşkına? Okuyucularının hafızasıyla dalga geçmekten başka.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.