Gazi Osman Paşa sözlerine devam etti: -Kılıç'ın hakkı; cenk meydanında, düşmanla savaşırken kırılmak... Atların hakkı da, Rus keferesiyle cenk ederken çatlamaktır. Size söz veriyorum... Allahü tealanın izniyle Padişah'ımın gönderdiği kılıç ve atların hakkını vereceğim. Şimdi müsaade ederseniz, şu işi bitirelim. Padişah'ın nişanını Kırk Kanatlı Reisi Kara Ahmet'e takalım. Gazi Osman Paşa, Ahmet'e seslendi: -Ahmet, evladım, yaklaş hele. Ahmet, attan atladı ve atından inen Osman Paşa'ya doğru yürüdü. Yürüyen yalnızca Ahmet değildi... Onunla birlikte meydandakiler, onlarla birlikte bütün Türk-İslâm alemi ve... Onlarla birlikte de şehitler, gökteki melekler yürüyordu... Gazi Osman Paşa'ya doğru. *** Plevne'de günlerce, Osman Paşa'nın sözleri, mertliği, yiğitliği, kıymet bilirliği, tevazusu konuşuldu. Ahmet, Hikmet Dede'nin işaretiyle, yapılması gerekeni yaptı... Ordu kasalarından muhafaza edilmek ve devlete teslim edilmek üzere, nişanı Osman Paşa'nın yaverine teslim etti. Rus saldırısı sırasında, Şevket Paşa'nın konvoyunda bazı arabalar tahrîp edilmiş, bazıları da kaçırılmıştı. Bunların arasında tıbbî malzeme dolu bir kaç araba vardı. Bu, Plevne'deki Türk doktorlarını son derecede üzdü. İlâç sıkıntısı dayanılmazdı. En hayati ilaçlar bitmişti. Plevneli kadınlar, hastahanelerde, gece gündüz demeden Türk yaralılarına bakıyorlardı. Yaralıların çoğunu Osman Paşa, Sofya'ya göndermişti ama, Plevne'de hâlâ büyük sayıda yaralı ve hasta vardı. 10 ve 11 Ekim'de Rusların en gözü kara ve savaşı bilen generali Skobelev, yeniden Plevne'ye taarruz etti, bâzı Türk siperlerine girdi. Fakat Başkumandanlık, bu siperlerin muhafazasının, Türk ateşine açık olduğu için imkânsız olduğunu bildirerek tahliye edilmeleri için emir verdi. Bu kargaşadan, Türkler faydalandı. Skobelev ile Zotov'un kolorduları arasına giren Osmanlı askeri, burada derhal siper ve tabyalar inşâ ederek yerleştiler. Bu suretle iki Rus kolordusunun bağlantısını kestiler. Tulçeniçe Deresi'nin sarp yamaçlarına dayandıkları için, Ruslar tarafından atılamadılar da. Arazi bilgisinde Türkler, daha üstündüler... Şevket Paşa, civardaki kasaba ve şehirlerden ne bulduysa yeniden toplamaya başladı ve bunları 12 Ekim'de, tek arabasını Ruslar'a kaptırmadan Plevne'ye sokmaya muvaffak oldu. Bu, Plevne'ye gelebilen son konvoydu ve artık Ruslar yolları tamamen kesmişlerdi. Son konvoyda daha çok yiyecek getirilebilmişti. Çok az cephane ve ilâç te'mîn edilebilmişti. Zâten bu konvoy, büyük tehlike atlatarak Plevne'ye varabilmişti. 19 Ekim'de Romen tümenleri, Plevne'ye yeniden taarruza geçtiler. 10 metre yüksekliğindeki duvarlara merdivenlerle tırmanmaya çalıştılar. Binlerce ölü verince geri çekildiler. Bu Osman Paşa'nın Dördüncü Plevne Zaferiydi. *** Ekim ortasında Plevne ve çevresinde Balkanlar'ın dondurucu kara kış başladı. > DEVAMI VAR