Gereği yapılmalıydı -56-

A -
A +

İsmail Pehlivan da güreşi dikkatle izlemişti. Çırağı tam istediği ve öğrettiği gibi güreşmiş ve hakkıyla yenmişti. Adil, teknik ve kuvvet yönünden Yusuf'tan zayıftı. On defa güreşseler on defa da yenilirdi. -Yusuf, dedi. Madem itiraz ediyerlee, ülese güleş. Ne de olsa düün sahiplerinin, bu köyün pelvanı. Gönülleri kalmasın. Ama bu sefer, çift dalarak yen de kimse itiraz idemesin. Yusuf, bocaladı, kızdı, göz göre göre hakkını yiyecekler miydi? : -Te be ustam daa nası yenceez? Güleş, er kişilerin işidir, bu itiraz niye? Ustası Yusuf'un kızmasına güldü: -Evladım. Güleş her ne kadaa mertlik imtihanıysa da, buna benzer durumlalaa çok karşılaşacaksın. Özellikle de güreştiin bölgenin pelvannaanı yenince. Buna alışman ilazım. Hadi, tekrar güleş. Yusuf'a kalsa, ölse de bir daha güreşmeyi kabul etmezdi. Ama ustası güleş demişti. "Başüstüne ustam" deyip meydana yürüdü. Yeniden tutuşup ense bağladılar. Yusuf'un aklından, Adil'in babasının ağlamaklı hali gitmiyordu. Adil'e yenilip, onun ve yakınlarının sevinmelerini sağlasa mıydı? Ama bu, kendisine Demir Baba Dergahı'nda öğretilen güreş kurallarına aykırıydı. Dergah'ta,"Güreş, savaşın misalleştirilmesidir. Savaşta, nasıl, oynaş olmazsa, güreşte de oynaş olmaz. Savaşta, karşı tarafta insanın babası da olsa gözünün yaşına bakılmazsa, güreşte de bakılmaz. Güreşte mutlaka ciddi tutulur. Rakip ne kadar zayıf olursa olsun, güreş ciddiye alınır, ciddi güreşilir." diye öğretilmişti. Bunları aklına getiren Yusuf, ciddi güreş tutmağa başladı. İlk tutuşlarında nasıl yenildiğini anlayamayan Adil pehlivan, bu sefer çok ihtiyatlıydı. Yusuf'la mümkün olduğunca ense enseye gelmemeğe çalışıyor, elense yememek için de dik duruyordu. Ama Yusuf'un kollar uzundu. Uzun kollarıyla yine Adil pehlivanı enseden sarsmaya başladı. Adil pehlivan, bütün dikkatini elense yememeğe vemişti. Elense yememek için dikildiği bir anda Yusuf, yıldırım hızıyla paçalara indi, iki paçayı birden kaptı ve omuzlarıyla da yüklenince , Adil pehlivan, sırt üstü, ekmek teknesi gibi devrildi. Yusuf, itirazı önlemek için hemen paçaları bırakıp Adil pehlivanı göğsünden bastırıp, sırtüstü vaziyette tuttu ve bu sefer oldu mu der gibilerden, cazgıra baktı. Cazgır, "Tamam evladım tamam. Az ünce de yenmiştin, ama napaasın, bu küyün pelvanı" deyince Yusuf, Adil pehlivanı bırakıp galibiyet temannasını çaktı. Eliyle tutup, Adil pehlivanı yerden kaldırdı. Birbirlerini kucaklayıp kaldırarak helalleştiler. Adil pehlivan, kendi köyünde bu şekilde yenilmesi sebebiyle çok üzgündü. Çabucak, suçlu suçlu meydandan ayrıldı. Arkasından baka kalan Yusuf'un yüreği cız etti. Ama ermeydanıydı, gereği yapılmalıydı. Bağırarak pehlivanlarını teşvik eden Kızılcık köylüler, Adil pehlivanın bu kadar açık bir şekilde yenilmesi karşısında şaşırıp kaldılar, seslerini kestiler. Ortalığı sessizlik kapladı. Yüzlerce seyirciden hiçbir ses çıkmadı. Neden sonra, bir kaç kişi bağırdı: -Afferin delikannıya ba! Hakkıyla yendi! -Maşallah kızana! Şimşek gibi daldı! -Te be Adil pelvan! Epten de somun pelvanıymışsın! Yusuf, ustasının yanına gidip oturdu, ustası sırtını sıvazladı: -Allah nazardan saklasın evladım. Tam istediim gibi güleştin. İkinci rakibin Deli Murad olcak galba. Çok deli dolu ve dikkatsiz güreşiyeri. Çok açık veriyeri. Çapraz alabiliisen, iraat yeneesin. Bu sırada, Deli Murad da Tatar rakibini yenmişti. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.