Gördüklerine inanamadılar -179-

A -
A +

Yusuf, Aliço'nun ensesine dokunduğunda, mermer sütun ellemiş gibi oldu. Güreşe başlayan, ilk elenseyi çeken tabii ki Aliço'ydu. Hafif elenselerle güreşi açtı, tırpanlarla elenseleri tamamlıyordu. Yusuf, hafif elenselerin bile şimşek gibi çaktığını hissetti. Hafifleri böyleyse şiddetlileri nasıldı acaba? Yusuf, uzun kollarından istifade ederek, Aliço'yu alnından itip, yanına yaklaştırmamağa çalışıyordu. Ama Aliço'yu durdurmak ne mümkün. Yusuf, elenselerin şiddetinin git gide arttığını hissetti. Hocasının sözleri aklına geldi. Hocası, "Oğlum, sakın ola aldanma. Aliço çok yavaş elenselerle başlar, farkettirmeden şiddetini attırır. Elenseler dayanılmaz hale gelip, rakibi güreşi bırakmayı düşününce, tekrar yavaşlatır, böylelikle rakibinin farkettirmeden gücünü, kuvvetini emer, güreş hayatını bitirir." demişti. Aliço, elenselerinin şiddetini iyice arttırdı. Seyirciler büyük bir şaşkınlıkla Yusuf'un o müthiş elenselerden etkilenmediğini görerek şaşırmışlardı: -Te be bu Yusuf, hepten de zorlu çıktı. -Evet, Aliço'nun top gibi patlayan elenselerine bana mısın demiyor. Aliço, şiddetli elenseleri kılıç vurmasına benzeyen tırpanla tamamlamağa başladı. İlk fırtınanın geçmesini bekleyen Yusuf, Aliço'nun o müthiş elenselerinden fazla etkilenmediğini farkederek cesaretlendi. Güreş ilk yarım saatini doldururken, Yusuf da, elenselerle Aliço'ya karşılık vermeğe başladı. Seyirciler, Yusuf'un elenselerinin de Aliço'nunkilerden pek aşağı olmadığını anladılar: -A be nasıl elense onlar üle, sesi taa Edirne'de duyulacak. -Aliço, bu sefer çok çetin cevize rastladı. Aliço da elenselerin şiddeti karşısında, aşka geldi, "Maşallah deyin Yusuf'a" diyerek narayı patlatı ve tayfun gibi esmeğe, sağlı sollu elenselerle Yusuf'u geriletmeğe başladı. Yusuf, bu fırtına karşısında gerilemekten başka bir şey yapamıyordu, seyirci de aşka gelmişti: -Hey Yusuf, geri geri neyere gidersin; Şumnu'ya mı? Aliço, Yusuf'un bunaldığını görünce çapraz topladı ve Yusuf'u sürmeğe başladı. Yusuf, direnmek istedi ama ne mümkün, sanki on tane boğanın çektiği bir araba üstüne geliyordu. Aliço, hızlandıkça hızlandı, çengeli yetiştirdi, Yusuf, ancak can havliyle kendini yüzü koyun yere atabildi. Aliço, bir kartal gibi üzerine çöktü ve kemane çekmek için hareket geçti. Ustası, Aliço'nun kemanesine yakalanmanın, güreş hayatının bitmek demek olduğunu Yusuf'a iyi öğretmişti. Hemen, Aliço'nun bileklerini yakaladı. Aliço, bileklerine iki demir mengenenin yapıştığını hissetti. Aralarında korkunç bir mücadele oldu, kazanan Yusuf'tu, "Hayda bre koca usta" diyerek ayağa fırladı. Aliço, avı ceylanı elinden kaçırmış bir aslan gibi "Hadi be kızanım" diye kükreyerek yine saldırdı, elenselerini tırpanlar takip ediyor, Yusuf da aynı şekilde karşılık veriyordu. Seyirciler ağlamağa başlamışlardı. Kırkpınar'da senelerdir böyle kıran kırana bir güreş seyretmemişlerdi: -Bugünleri gördük ya ölsem de gam yemem. -Şunlara maşallah deyin breh. Allah nazarlardan saklasın. Aliço, tırpan için bacağını var kuvvetle salladığında, Yusuf, topuğu yakaladı ve Aliço'yu altına aldı. Seyirciler, gördüklerine inanamıyorlardı. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.