Padişah göç etmeyin demişti

A -
A +

8 Temmuz'da acımasız Rus Generali Gurko'nun, Balkanları kuzeyindeki, 1. Murad Han yadigarı Tırnova'yı işgal haberi geldi. Kendilerini Eski Zağra'ya cansız atan Tırnovalılar'ın anlattıkları dehşet vericiydi. Rus ordusu, önüne ne gelirse yakıp yıkıp öldürüp geçmişti. Çocuk, kadın, hayvan, tarladaki mahsul, cami, çeşme, konak dinlememişti. General Gurko, Türklerle ilgili ne varsa, yok edilmesini istemişti. Eski Zağra'dakiler, Tırnova'nın acısıyla yanarken, Gabrova'nın düştüğü haberi gelmişti. Eski Zağralılar, neye inanacaklarını bilemiyorlardı. Çaresiz insanlar, "Ordumuz nerede" feryatlarındaydı. Düşman, Balkanlara, adım adım Şıpka geçidine ilerken, düşmana dur demesi gereken Osmanlı'nın Balkan Ordusu nerediydi? Büyük bir gafletle düşmanın Tuna'yı geçmesine müsaade edilmişti, Balkanlar'ı da geçerse bir daha nerede durdurulabilirdi. Balkan Dağlarından sonrası Edirne, ondan sonrası İstanbul demekti. Süleyman Hüsnü Paşa kumandasındaki Balkan Ordusu, bölük pörçük olarak şuursuzca düşman önünde bir taraftan diğer tarafa koşturup durmuştu. Kumandanlar arasındaki Padişahçı-Mithat Paşacı çekişmesi, haberleşmenin zayıf olması, Osmanlı ordusunu perişan etmişti. Eşref Paşa, Saffet Paşa, Eyüp Paşa, Aziz Paşa gibi koca koca paşalar, ordan oraya koşturup durdular, ancak düşman ilerlemesine devam etti ve Şıpka geçidine dayandı. Tırnova ve Gabrova'nın Ruslar, tarafından işgal haberinde sonra, Rus'un öncü kuvvetleri Kazakların, Kalofer ve Hayın köyü taraflarında görüldüğü haberi, Eski Zağra'da büyük panik yaşanmasına sebep oldu. Hayın Köyü, hemen Şıpka geçidinin yanındaydı. Kazakların buralarda gözükmesi demek, düşmanın Balkanlar'ı aşması demekti. Bu haberler üzerine, Eski Zağra şehrinin ileri gelenleri, göçe karar vererek, arabalarını hazır etmişlerdi. Fakat Kızanlık Kazası Kaymakamı Kıbrıslı Akif Efendi, durumu telgrafla Yıldız'a bildirmişti. Telgrafın başına bizzat Abdülhamid Han gelmiş, Eski Zağra halkına dualarını bildirerek göç etmemelerini bildirmişti. Bizzat padişahtan, bulundukları yerleri terketmeme emri alan şehir ileri gelenleri de göç etmekten vazgeçmişlerdi. Raci Efendi, Yusuf ile İbrahim Pehlivanı tutmakta güçlük çekiyordu. Mani olmasa, hemen kanatlanıp Şıpka geçidine doğru düşmanla çarpışmaya gideceklerdi. Raci Efendi, defalarca Yusuf ve İbrahim Pehlivanı, "Ölümü en son düşünmelisiniz. Sizin vazifeniz her ne olursa olun Beşir'i İstanbul'a ulaştırmaktır" şeklinde ikaz etmek zorunda kalmıştı. Düşmanın, Hayın Köyü'ne kadar geldiği haberleri üzerine, araştırma yapmak için bir ekip oluşturuldu. Yusuf ve İbrahim Pehlivan da bu ekiple gitmek istedi, ama, Raci Efendi, müsaade etmedi. Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.