Şumnu-Tombul Camii'nde Müslümanlara nasihatte bulunan vaiz, kürsüden, "Artık, buraları Türke, vatan olmaktan çıkıyor. Evvelimiz Şam, ahirimiz yine Şam. Yani, Şam tarafından Anadolu'ya, Anadolu'dan da buralara geldik. Dönüşümüz yine oraya olacak. Ne zaman ki İsa aleyhisselam gökten Şam'daki Ümeyye Camii'nin minaresine inecek. İşte o zaman Müslümanlar, tekrar dünyaya hakim olcaklar. Bütün ilahi işaretler, buraların Müslümanlara yaşanmaz hale geleceğeni gösteriyor. Herkes, Anandolu'ya dönmenin, çoluk-çocuunu sağ salim buralardan götürmenin hazırlığını yapmalı" diyordu. Yusuf, vurulmuşa döndü, Sanki Tombul Camii başına yıkılmıştı. "Bre! Sen ne dersin" diye boğazı yırtılırcasına bir top gibi patlayan Yusuf, yerinden fırladı, kimsenin kendisine mani olmasına imkan bırakmadan, kürsüye ulaştı. Ulaşmasıyla, vaizi iki eliyle yakalayıp bir bohça gibi kaldırdı ve yere yatırdı. Yatırmasıyla birlikte gömleğini yırttı. Herkes şaşırmıştı, en çok da vaiz, hem şaşırmış hem de çok korkmuştu. Yusuf, vaizin boynunda bir şeyi tutarak bağırdı: -Görün işte! Bize vaaz eden kimmiş? Yusuf'un elinde tuttuğu, kalın bir ipe bağlanmış haç işaretiydi. Herkes, şaşkınlık içindeydi. Gördüklerine inanamıyorlardı. Nerden geldiği anlaşılamayan bir ses ortalığı karıştırdı: -Vurun casusa! Yaşatmayın! Bu sesi hemen diğerleri takip etti: -Yaşatmayalım haini? -Vay domuz vay! Bizi nasıl da aldatmış! İnsanlar, aldatılmanın hıncıyla vaizin üstüne doğru yürüdüler. Yumruklar kalktı ancak inemedi. Çünkü karşılarında Yusuf vardı: -Durun bre! İşi mahkemeye bırakın. Onun ölüsü değil, dirisi bize lazım. Görelim bakalım bu işin arkasında kimler varmış. Yusuf'un söylediklerine cemaatin aklı yatmıştı: -Doğru süler be bu delikannı. Onu öldürürsek, gerçek suçluları bulamayız. Hemen, zaptiyeye haber verildi. Vaiz, kadıya teslim edildi. Cuma günü, Şumnu'da hep bu konuşuldu. Akşam üstü, Kadılıktan açıklama geldi. Vaiz, Ortodoks Rus Papazıymış. Şumnulular, duyduklarına inanamıyorlardı. Bir Ortodoks papazın, nasıl olup da Müslümanlara vaiz edecek vaziyete geldiğini bir türlü anlayamamışlardı. Yusuf, Şumnu Mutasarrıfı tarafından makamına çağrıldı. Hassasiyeti sebebiyle teşekkür edildi. Daha sonraki günler, yapılan araştırmalar sonucunda, din adamları arasına vaiz papaz gibi karışmış 7 kişi daha tespit edildi. Bütün bu gelişmeler, başta Şumnulular olmak üzere bütün Deliormanlıları çok etkilemişti. Hepsi her ne olursa olsun Rumeli'ni terketmemek üzere yemin ettiler. Siviller, silahlanmağa, askeri bir bozgun durumunda memleketlerini savunmak için teşkilatlanmağa başladılar. Herkes, "Deliorman vatanmız. Ölmek var, terketmek yok" diyorlardı. ¥ Devamı yarın