Babası İsmail Ağa, Yusuf'un hocası tarafından kucakta taşınarak yenilmesinden kimseye bahsetmemiş, Yusuf'a da bu konuda en ufak bir işarette bulunmamıştı. Yine de Yusuf, uzun müddet babasının yüzüne bakamamış, onunla yalnız kalmamağa gayret etmişti. İsmail Ağa da hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi davranmıştı. Dursun Pehlivan, hergün Yusuf'a değişik bir oyun gösteriyor, bazen bir oyun üzerinde günlerce çalışıyorlardı. İdmanlar, yalnızca oyun göstermekle kalmıyor, kıyasıya güreşiyorlardı. Dursun Pehlivan, ayrıca Yusuf'u hergün tek başına koşturuyordu. Yusuf'un koşu çalışması şöyle oluyordu: Karalar (Kara Aliler) Köyü yakınındaki yamaçları dik bir derenin, bir yamacından derenin içine doğru yavaş yavaş koşarak iniyor, öbür yamacından yine koşarak çıkıyordu. Bu iniş ve çıkış, hergün bir sayı artırılıyordu. Koşu bittikten ve biraz dinlendikten sonra yaş ağaçlara elense çekme ve birkaç adım geriden hız alıp sağ ve sol omuzla yüklenme idmanları başlıyordu. On onbeş santim kalınlığındaki gövdesi budaksız ağaca bir kere sağ, bir kere sol omuzla yüklenerek eğmiye çalışıyordu. Bu idman da hergün biraz daha artırılıyordu. İdman bunlarla da bitmiyordu. Keçi kılından dokunmuş ve içi toprak doldurulmuş bir çuvalı kucaklayıp harman yerinde dolaştırıyordu. Bu dolaşma da haftada bir sayı yükseltiliyordu. Ayrıca Yusuf, önceden hazırlanmış balçık çamurunu, hamur yoğurur gibi parmaklarıyla mıncıklıyordu. Bu çamur idmanı hem parmakları irileşteriyor, hem de derisini sertleştiriyordu. Çünkü cılız, kuvvetsiz parmaklarla kispetin paçasına girmek, girilse de silkmelerde zapdetmek mümkün değildir. Yusuf, idmanlardan boşta kalan zamanda da, elinden balmumunu hiç eksik etmiyor, avucunun içinde devamlı yoğuruyordu. Bu sayede Yusuf, demirden pençelere sahip oluyordu. Yusuf'la hocası Dursun Pehlivan'ın günlük idmanları bu şekilde öğleye kadar devam ediyordu. İdman sonrası Yusuf, eve giderek anasının hazırladığı bir çamaşır kazanı sıcak su ile güzelce ovuna ovuna yıkanıyordu. Daha sonra, bizzat ninesi Çavuş Ana'nın hazırlattığı çok kuvvetli gıdalardan pişmiş öğle yemeğini yiyor, öğle namazını kılıyor ve yatıyordu. Çavuş Ana, Yusuf'un herşeyiyle çok yakından ilgileniyor, idmanıyla ilgili Dursun Pehlivan'dan günlük bilgi alıyordu. Yusuf'la ilgilenen yalnızca Çavuş Ana değildi. Yusuf, bütün Karalar Köyü'nün evladı olmuştu. Herkes, bıldırcın yumurtasından arı sütüne kuvvetli gıda olduğuna inandıkları yiyecekleri yemesi için Yusufların evine getiriyordu. Çavuş Ana, köyün nineleriyle saatlerce oturup Yusuf'un nasıl daha kuvvetli besleneceğinin sohbetini yapıyordu. DEVAMI VAR