Yusuf da durmuş seyrediyordu

A -
A +

Defalarca, Sultan Abdülaziz'in önünde güreş etmiş Aliço, heyecanlı değil, yalnızca kızgındı. Cazgır ilk önce pehlivanları tanıttı: Buna derler Aliço Ermeydanlarında tektir, Sırtı gelmedi yere gücü aslanlara denktir, Güreşe başladı mı bilmez hatır ve gönül, Güreş değil yaptığı Kosova'da cenktir. Bu yiğidi sorarsanız Yusuf'tur Şumnulu, Nefsinin değil yalnızca Allahın kulu, Hem genç, hem güçlü hem de usta, Uzatmak ister başpehlivanlığa yolu. Ey Aliço, deme benim gibi pehlivan var mı? Ummadığın baş yarar unutma tamam mı? Ey Şumnulu Yusuf, yaşına, saç kalmamış başına, Sakın aldanmayasın, ona derler Gaddar Aliço, Kırımdan gelir tatar, tozu dumana katar, Ey Aliço, rakibin karınca olsa yine de küçük görme, Eğer künde alırsa, manda olsan yine atar. Ey Şumnulu Yusuf, alta düşersen apış, Üste çıkarsan paça kasnaktan yapış, Vur sarmayı kündeden at, Getir Hazreti Muhammed Musfataya Salavat. Allah Allah İllalllah, Hep birlikte, şu iki yiğide, Alkışlarla diyelim maşallah. Allah derman versin. Cazgırın Allah Allah nidalarıyla birlikte, Yusuf ve Aliço, peşrev çıkarmağa başladılar. Sanki iki dev kartal, ağır ağır kanat çırpıyorlardı. Kartallar, küheylan atlara döndüler, şahlandılar, kurt oldular atıldılar, ok oldular hedefe uçtular. Aktılar Kırkpınar ermeydanında, Türkistan'dan başlayan, Anadolu'da durmayan, Avrupa içlerinde devam eden Türk akıncıları, alperenler gibi. Her iki pehlivanın peşrevi seyircileri coşturmuş, onlar da bir anda yüzlerce yıl öncesine gidip Türkistan'dan Kırkpınar'a gönül kanatlarıyla uçmuşlardı. Bazı seyirciler gözyaşlarını tutamıyordu. Yusuf'un peşrevinin seyrine doyum olmuyordu. Deli taylar gibiydi, gençliği her halinden belliydi. Ama Aliço'nun peşrevi anlatılamazdı. Bir müddet Yusuf'la karşılıklı peşrev çıkaran Aliço, daha sonra, sanki velinimeti, pehlivanların koruyusucu Ulu Sultan, Pehlivan Sultan Abdülaziz Han'ın huzurundaymış gibi, huzur peşrevine başlamıştı. Kanatlanıyor, sanki Kainatı kucaklıyordu, ama padişahın yerine kabul ettiği seyircilere döndüğünde, haddini biliyor, bütün gücüm, kuvvetim sizin içindir diyordu. Yusuf da durmuş, Aliço'nun seyrine doyum olmaz peşrevini seyrediyordu. Seyirci adamakıllı çoşmuştu: -Hey gidi Aliço var mı sana benzeyen? -Maşallah deyin Sultanın aslanına. Peşrev bitmiş, iki aslan ense enseye gelmişlerdi. Yusuf, çok heyecanlıydı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.