Bir tarafta, narin vücudlarıyla uzaklardan gelmiş yürük atlar ve heyecandan sapsarıkesilmiş sahipleri, diğer tarafta, tunçtan heykeller gibi vücutlarıyla sıra sıra dolaşan pehlivanlar, beyaz sakallı ihtiyarlar, zıp zıp sıçrayan gürbüz çocuklar, kıyıdan kenardan, erkek arasına karışmadan geçmek için çabalayan yaşmaklı, feraceli kadınlar. İleri gelenler ve hakem heyeti için çardak kurulmuştu. Biraz sonra onlar da geldiler. Yürüklerin binicilerine talimat verilmiş olduğundan onlar, koşuya başlayacakları yerlere gitmişlerdi. Az sonra elinde değnek, belinde şal, cazgır ortaya çıktı ve yüksek sesle bağırdı: -Deste pelvanları azır olsunlar! Soyunan küçük pehlivanlar, meydana koşuşurken, bir talika sesi geldi. Atlar kişniyordu. "Deli İsmeyil Pelvan geliyor" sedaları ortalığı kapladı. Talika, hakem heyeti için kurulmuş çadırın yanında durdu. İçinden, sakallarına ak düşmüş dev gibi bir ihtiyar çıktı. Deli İsmail Pehlivanı gören Yusuf, sapsarı kesildi. Yusuf'un hali, hemen yanındaki eski ustası Dursun Pehlivan'ın dikkatini çekmişti: -Hayır olsun be Yusuf, noldu? Yusuf yapısında birisi kendisi için dünyanın en zor şeyini, yüzü sarıdan kırmızıya dönerek söyledi: -Te be ustam. Çekiniyorum. Görmiyor musun, İsmeyil Pelvan tam bi dev. Bi de dillere destan kuvvetini, ustalığını hesaba kataasak. Ben korkmıyayın da kim korksun. Çavuş ninemin huzurunda yenilmek istemiyorum be. Dursun Pehlivan, Yusuf için güreşten çekindiğini söylemenin ölüm demek olduğunu biliyordu. Söylediğine göre İsmail Pehlivan'a kendi köyünde yenilmekten hakikaten korkuyor, demekti. Yusuf gibi, dağlar üstüne gelse, şu anda Aliço'nun karşısına çıkarsalar kılı kıpırdamıyacak birisinin İsmail Pehlivanla güreşmekten çekindiğini rüyasında söyleseler Dursun Pehlivan, inanmaz, hayırdır inşallah derdi. Demek ki Yusuf, köyünde yenilmekten aşırı derecede korkuyordu. Elini Yusuf'un omuzuna attı: -A be Yusufum. Ne çekiniyorsun. Karşındaki efsanevi pelvan Deli İsmeyil. Onunla güleşmek şerefi sana yeter. Ona yenilmek de şereftir. Şüüle karşısında bi müddet dayandın mı yedi sülalene destan diye annat bre. Başa çıkmaa başladın taa üç ay olmadı. Yenildin diye seni kimse ayıplamaz. Küülülerin yannızca senin güleşini görmek isteyorlar. Senin bize çok güzel bir güreş seyrettirceene inanıyorum. Dursun Pehlivan'ın sözleri Yusuf'u biraz olsun rahatlatmıştı. Küçük boylardaki güreşler bitmiş, sıra herkesin merakla beklediği, güreşe gelmişti. Cazgırın seslenmesiyle ta yere kadar uzanan beyaz gömleklerini çıkaran Yusuf ve Deli İsmail Pehlivan cazgırın önüne yürüdüler. Deli İsmail Pehlivan, ilerlemiş yaşına rağmen ne kadar da heybetliydi, Vücudunda yağdan eser yoktu. Yusuf, hemen İsmail Pehlivan'ın elini öptü, o da şöyle bir Yusuf'a baktı, "Te be Yusuf, maşallah vücudun, epten de pelvan vücudu olmuş, bakam güleşin de Kırkpınar'a yakışır olmuş mu? Bize Kırkpınar'da güleşmek kısmet olmadı. Sen o mübarek miidanda inşallah Deliorman'ı temsil eder, pomaklara dur dersin" diyerek Yusuf'a iltifat etti. Yusuf, "Nedir bu İsmeyillerin hayatımdaki yeri" diye düşündü. Babası İsmail Ağa, hocası İsmail Pehlivan'dan ve son ustası Kel İsmail Pehlivan'dan sonra şimdi de Deli İsmail Pehlivan. Yusuf, bu güleç yüzlü ihtiyara ısınmıştı. İki pehlivan yanyana, sağ ayakları dizden bükülü vaziyette önde, sol ayakları dizden yere dayalı olarak arkada cazgırın önünde durdular. Cazgır, sağ baştaki Deli İsmail Pehlivanın kispetini arkasından tutarak kurt duasına başladı. Deliorman'da peşrev ve kurt duası yalnızca başpehlivanlara mahsustu. Devamı yarın