Neydi, ne oldu…

“En bedbaht millet, kaleleri ayakta iken kültürü ve ahlâkı harabe olan millettir” demiş Aristo.
Aaah ı ahh… Necip Fazıl Kısakürek’in de dediği gibi;
“Arsızlığa cesaret, zinaya aşk dediler.
Bir neslin ahlakını, işte böyle yediler..."
Kurdu bekçi yapan koyunlar, postu kaybedince ağlamamalıdır.

Küfretmeyi samimiyet,
Küstahlığı öz güven,
Nezaketi salaklık,
Mütevazılığı ahmaklık,
Saygısızlığı cesaret,
Edepsizliği espri sanıyorsunuz.
Oysa hepsi terbiyenizi yansıtıyor, bilmiyorsunuz...

Soytarılığın adı şirinlik
Fedakârlığın adı enayilik,
Dürüstlüğün adı kerizlik,
Çakallığın adı zekilik olmuş...

Kronik doyumsuzluğun,
Şükürsüzlüğün adı depresyon.
Duyarsızlığın adı rahatlık,
Nobranlık olmuş dobralık,
Dengesiz psikolojinin adı aykırılık,
Maymunluğun adı marjinallik olmuş...

Haset ve hasede bağlı gösteriş budalalığının adı sosyal medya paylaşımı,
Röntgenciliğin adı “stalklamak”,
Şebekliğin adı fenomen olmak,
Kumarın adı şans oyunları,
Gıybetin adı magazin olmuş...

Teröristin adı ayrılıkçı,
Fikir özgürlüğü imiş bölücülük beyanı,
Yolsuzluğun, rüşvetçinin adı iş bitirici
Sıkışınca adı demokrasi zemini.

Farza değil günün tarzına uymanın adı; tesettür modası,
Teşhirciliğin adı özgürlük,
Ahlaksızlığın adı yaşam tarzı,
Eş cinselliğin adı cinsel tercih,
Sapkınlığın adı LGBT, insan hakları!

Ancak...
Biliyoruz ki;
Cehennemin adı hâlâ Cehennem!

Ninem diyor ki; Zararın neresinden dönülse kârdır.