Hazar yalısının kütüphanesinde ünlü iş adamıyla röportaj başlamıştı. Araştırmacı gazeteci, ezilip büzülerek söze girdi: -Sıfırdan Zirveye programından merhaba sevgili seyirciler. Bu haftaki konuğumuz, -daha doğrusu kendileri lütfedip bizi konuk ettiler- Hazar Holding Onursal Başkanı Sayın İsmail Hakkı Hazar... Efendim öncelikle yoğun işleriniz arasında bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Bacak bacak üstüne atmış olan İsmail Bey, oldukça rahat bir tavırla güldü: -Ben yoğun işleri oğluma devredeli neredeyse bir yıl oldu Yalçın Bey. -Evet yönetimi Selim Beye devrettiniz ama yine de sizin gibi önemli bir iş adamının boş olmayacağını düşünüyorum efendim. Meşgul olduğunuz bir şey mutlaka vardır. -Tabii ki var, işin latifesi. Fırsat buldukça anılarımı karalıyorum bu ara. Yabancı konuklarımla meşgul oluyorum, bizim üniversitede gençlere tecrübelerimi anlatıyorum. -Anılarınızı bir kitapta topluyorsunuz. Ben de tam burada konuya girmek istiyorum efendim. Anadolu'nun ücra bir kasabasından, yanılmıyorsam kumaş tüccarlığı ile başlayan iş hayatınız, hangi yolculuklardan sonra zirvedeki Hazar Holding'e ulaştı? *** Kahvedeki köylüler pürdikkat televizyonu kilitlenmişlerdi. -Hım... Sene 1962 idi ben babamın köhne kumaşçı dükkanında işe başladığım zaman. Erzurum-Horasan... Yaş 17 bilemedin 18... Babam rahmetli olduktan sonra dükkanı batırdım. -Öyle mi, bunu bilmiyorduk! -Tabii, o zaman serde aşk var. Gözümüz başka bir şeyi görmüyor. *** İsmail Hakkı Beyin eşi Latife Hanım yalının salonundaki dev ekranda gururla kocasının konuşmasını izliyordu. -Latife hanımdan söz ediyorsunuz sanırım. -Hiç başkası olmadı ki... Latife Hanımla evlendiğimiz zaman sıfırı tüketmiştim. -Çok ilginç efendim. Sonra? - Her zaman derim, bugün bir Hazar şirketler topluluğu varsa, bunun temelini Latife Hanım atmıştır. Latife Hanım duygulanmıştı. Başını ağır ağır sallayarak mendiliyle gözyaşını sildi. -Sizi teşvik etti, öyle mi? - Teşvik ne kelime, benimle çalıştı, çabaladı, didindi. Tezgâhtan dükkana, dükkandan şirketleşmeye, her kademede emeği, alın teri, uykusuz gecelerde ürettiği fikirleri vardır eşimin. - Tekrar köyünüze dönersek efendim, o yokluk yıllarına. Bir gün böyle bir imparatorluğun sahibi olacağınız hiç aklınıza gelir miydi? İsmail Bey gülerek cevapladı: - Bırakın beni, o zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin bile böyle bir hayali olamazdı. Köyümüzde elektrik yoktu. Böyle bir gelişme hayali ne gezer? - Af edersiniz efendim. Yeri gelmişken sormak istiyorum, memleketinize hiç yatırım yaptınız mı? *** Bu soru kahvedekileri sevindirmişti: -Haydi cevap ver bakalım İsmail Hakkı Hazar bey!.. > DEVAMI YARIN