Babası işe gittikten sonra, Şeyma abisinin koluna girerek onu evin içinde dolaştırdı. Üst kata çıkarıp, balkondaki koltuğa oturttu. -Açık hava, güzel manzara iyi gelir abi. -Sen öyle diyorsan öyledir hemşire hanım! Sinan ayağının dibindeki çekirdek kabuklarını görünce şaşkınlıkla sordu: -Bunlar ne böyle? -Çekirdek kabuğu, diye güldü Sevgi. -Görüyorum çekirdek kabuğu olduğunu. Kim bu kadar çekirdek yer ve temizlemeden böyle bırakır, benim merak ettiğim bu. -Yengemle beraber çitlemiştik o gece. Sonra hastane telaşı falan, süpürmeye fırsatım olmadı. Biliyor musun, Sevgi yengem çekirdek çitlemeyi çok seviyor. Beni de alıştırdı. Sahi, dur getireyim hem konuşur, hem çitleriz. Nasıl olsa batmış batacağı kadar. Şeyma içeri gidince, Sinan bir süre yerdeki çekirdek kabuklarına bakarak düşüncelere daldı. Sonra başını kaldırıp yukarı baktı. Çamaşır ipinde asılı olan bluzu sanki bir yerden hatırlayacak gibiydi. *** Sevgi kucağındaki meyve paketiyle yokuşu tırmanıp evin bulunduğu sokağa dönünce, mahalleli gençlerle karşılaştı. -Vay, dedi birisi, kaç gündür görünmüyordun, gözümüz yollarda kalmıştı. -Mahallemiz sensiz bir çöl kadar ıssız ve dayanılmaz, diye ekledi diğeri. Sevgi tam gençleri paylayacaktı ki, başka biri ondan önce davrandı: -Getirmeyin beni oraya, bacağım kırık falan dinlemem, kırarım bacaklarınızı. Rahat bırakın Hikmet Babanın kızını. Hepsi dönüp, eski evin penceresindeki Yalçın'a baktı. -Pardon abi, dedi gençlerden biri. Kötü bir şey demedik, hoş geldin babında bir iki kelam ettik sadece. Yengemiz olur kendileri. -Tamam ülen uzatmayın hadi. -Eyvallah abi. Gençler uzaklaşınca, Sevgi pencereye yaklaştı. -Merhaba! Hastaneden ne zaman çıktın sen? Bacağın iyileşti mi? -Bu sabah çıktım. Bana göre değil öyle sessiz ortamlar, hastane yatağı falan. İyileşemem ben oralarda. Annemin bana bağırdığını duyacağım, fonda seksek oynayan çocukların sesleri olacak, pencerenin önünden hurdacının, nayloncunun, sebzecinin geçtiğini göreceğim, fırından taze ekmek kokusu gelecek... Ancak böyle iyileşebilirim. Evet, hemşireler çıtı pıtı, güzeller ama, her şey onunla bitmiyor ki. Hayat komplike bir olay. -Haklısın. İnan ben de çok özledim mahalleyi. Buranın havası bir başka. Sevgi, kucağındaki meyve paketini Yalçın'a doğru uzattı: -Şuradan bir elma al. Al hadi! Yalçın, şaşkınlıkla Sevgi'nin yüzüne baktı. Sonra gülümseyerek elini pakete uzattı: -Vay be, dedi, demek ki böyle olmak lazımmış. Niyet bozuk olunca kafana şişeyi yersin, düzgün olunca izzet ikram görürsün. Geç de olsa anladık. Eyvallah... > DEVAMI YARIN