Şeyma ağlamaklı bir ifadeyle kalkıp odasına gidince, Sinan annesine dönerek kızgın bir şekilde söylendi: -Ne dedim ki ben şimdi? Haksız mıyım ama anne? Böyle emrivaki gelinlik olur mu? -Oğlum sakin ol hele, diye kalkıp yanına geldi annesi. O kızı çok sevmişti Şeyma. İyi anlaşıyorlardı. Ama ortada fol yok yumurta yok, sen niye dert ediyorsun evladım? Kız zaten kaybolup gitmiş. Kapımıza dayanmıyor ya illa beni alın diye. -Tamam anneciğim. Ama siz de bana hak verin. Yıllarca beraber olduğum insan beni kendisine ihanet etmiş gibi bilsin istemiyorum. Bu durumu düzeltmem lazım. -Peki yavrum. Sen doğrusunu daha iyi bilirsin. Bu seni rahatlatacaksa, ara kızı konuş. İnşallah Rabbim gönlüne göre verir evladım. -İnşallah anneciğim. Şeyma uzandığı yatakta Sevgi'nin Garfield'ine sarılmış, üzgün bir halde düşünüyordu: "Neden gittin yenge, neden? Abim seni görseydi, seni tanısaydı eminim bizden daha çok sevecekti. Neden korktun sanki... Şimdi o kızla evlenirse daha mı iyi olacak?.." Şeyma'nın aklına bir şey gelince derhal kalkıp abisinin yanına koştu. Sinan Hande'nin numarasını çeviriyordu. Yaşlı gözleriyle yalvarırcasına ona baktı: -Abi! Abi lütfen ona yengemi tanımadığımızı söyleme. Ne olur. -Şeyma! -Abi hiç olmazsa benim arkadaşım olduğunu söyle. Yoksa, yengem hakkında kim bilir neler düşünür o kadın. -Şeyma bir daha yenge dersen! -Tamam abi, demem. Lütfen. -Peki tamam, tamam. Çalıyor, sus. Alo Hande? Merhaba, nasılsın? Ben, biraz daha iyiyim, teşekkür ederim. Bak Hande, ben bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için aradım. Olanlardan benim de haberim yoktu, yeni öğrendim. Senin hastanede gördüğün kız... Yani, o benim sözlüm falan değil. Evet, beni sevdiği doğru. Ama ben onu doğru dürüst tanımıyorum bile. Nasıl mı? Nasıl olduğunu şöyle izah edeyim. O bizim Şeyma'nın, yani kız kardeşimin bir arkadaşı. Bana ilgisi varmış. Kaza geçirdiğimi duyunca hastaneye gelip hem bana yakın olmak, hem de yardımcı olmak istemiş. Olay bundan ibaret. Nasıl?.. Ha, anladım. Ailem onu benden daha iyi tanıyor. Dedim ya, bizim Şeyma'nın arkadaşı. Yakınlık göstermeleri normal. Uzun sözün kısası, sanki senden habersiz bir başkasıyla sözlenmişim gibi bir durum olmuş, onu düzeltiyorum. Öyle bir şey yok. Evet, evet aynen öyle. Yok canım, senin bir hatan yok, öyle düşünmen gayet normal. Elbette. Anlıyorum. Şartlar öyle gelişti, istemeden. Ne zaman istersen ailemle tanışmaya gelebilirsin. Olur mu, biz kaç yıllık arkadaşız. Sonuç ne olursa olsun, kapım her zaman sana açık, bundan emin ol. Tamam o zaman, yarın diyorsun değil mi? Yarın görüşmek üzere. Ben de... -Yarın mı? diye şaşkınlığını dile getirdi Şeyma. -Evet yarın küçük hanım. Umarım gerçek yengene de aynı ilgiyi gösterirsin!.. -Tamam çocuklar uzatmayın, diye araya girdi Nebahat Hanım. Buyursun gelsin. Oğlumun tercihi kim ise, başımız gözümüz üstüne. Öyle değil mi Şeyma? Şeyma'nın boğazına bir hıçkırık düğümlenmişti. Yutkunup, zorla konuştu: -Elbette anne... > DEVAMI YARIN