Gurbet zor. Çevresi, ağır şartları ve değişik kültür ortamı ile gurbettekiler sürekli mücadele veriyorlar. Esas dert ise, çocuklar büyüdükçe başlıyor. Okul ve arkadaş ortamı, kültür erozyonunun ve kendi değerlerine yabancılaşmanın en kritik dönemlerini oluşturuyor. Gurbetçi, bir yanda dışarıda hayatın ağır şartlarıyla didişirken, evinde de ailesini koruma mücadelesi veriyor. Sürekli teyakkuz, hep dikkat içinde olmak gerekli. Yoksa birkaç kelime Türkçe konuşan, bizi biz yapan değerlerimizden habersiz çocuklardan oluşan tuhaf bir aile yapısı kaçınılmaz oluyor. Yani sadece yaşamak zor değil, gurbette.. Gurbet ölümleri de daha bir yakıcı ve acı oluyor. Müslüman mezarlığı bulmaktan, dini vecibelerin eksiksiz yerine getirildiği cami ve din görevlileri temine kadar binbir zorluk var. Washington'da 2 acı kayıp Temmuz ayı içinde Washington'daki Türk toplumunun 2 acı kaybı oldu. Tangören ailesinin temel direği Dr. Gülen abla ile Kurt ailesinin biricik kızları Zeynep hayatının baharında 19 yaşında aramızdan ayrılarak hepimizin yüreğini sızlattı. Dr. Gülen Tangören, Washingtonlular'ın "Gülen abla"sıydı. Herkesin derdine koşardı. Sadece hastalarıyla değil, soydaşlarımızın her meselesi ile ilgilenen aktif bir gönül dostuydu. 60 binin üzerinde hasta tedavi etmişti ve dua etmeden hastaya bakmazdı. Cami yapımından, Türklerin Amerikan siyasetinde etkili olmasına kadar her sahada faaliyetleri olan biriydi. Nitekim Maryland eyalet valisi bile vefatında taziye mesajı yayımladı. Çok aktifti. Deri kanserine yenik düştü. New York'ta toprağa verildi. Cenabı Hak gani gani rahmet eylesin. Genç ölümler daha acılı Washington Türk toplumunun gözbebeklerinden Zeynep'i, alkollü bir sürücünün yüksek hızla sebep olduğu kazada kaybettik. Türkiye'ye ve aşık olduğu İstanbul'a tatile gittiğinin haftasında bir arkadaş gezintisinde taptaze baharında 19 yaşında hayata göz yuman Zeynep sadece ailesini değil, Washington'daki bütün sevenlerini çok ağlattı. Zeynep, genç yaşına rağmen, Türkiye'yi ilgilendiren her aktivitenin en faal gönüllüsüydü. Nisan ayındaki sözde Ermeni soykırımını protesto yürüyüşünde en ön safta yerini alanlardandı. Saçlarını bile kırmızı beyaza boyamış, bayrak sallıyordu. O, Amerika'da yaşadığı halde, Türklüğünü ve değerlerini iftiharla muhafaza etmeyi, hem de bu körpe yaşında başarmış biriydi. Mekanı cennet olsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Trafik kazaları ve sebeplere yapışmak Trafik kazaları, ne yuvaları söndürüyor. Ama ateş düştüğü yeri yakarmış. Değişen birşey yok. Artık alıştık. Haber bile olmuyor. Bizim gazetenin 1970'li yılların ortasında, trafik kazaları ile ilgili uzun bir kampanyası olmuştu. Her trafik kaza haberinin resminin içine şu slogan gömülürdü: "Vatandaş kaderde ne varsa o olur! Trafik kazalarında sebep, dikkatsizliktir. Sebebe yapışmak, dikkat etmek lazımdır. Tedbir almak da kaderin bir icabıdır!" Bugünlere geldik, değişen birşey yok! Trafik kazaları artan araç sayısı ve dikkatsiz sürücüler sebebiyle çığ gibi büyüyor. Hergün onlarca insanımızı kazalarda kaybediyoruz. Ne yeterli bir trafik eğitimimiz var; ne de kaza sonrası acil müdahale sistemini kurabilmişiz.. ABD'de en küçük bir kazada bile otomatik olarak polis, ambülans ve itfaiye aracı en geç 20 dakika içinde olay yerine intikal ediyor. Hepsi kaza haberinin ardından, kazanın büyüklüğü-küçüklüğü önemli değil, olay yerine geliyor. Bu uygulamayı ilk gördüğümde çok şaşırmıştım. İtfaiye aracı ile ambülansın otomatik gelişine çok hayret etmiştim. Ama doğrusu bu! Zeynep, arka koltukta eğer kemerini bağlamış olsaydı, camdan fırlamayacaktı. Kaza yerine defalarca arandığı halde bir ambülans ve sağlık ekibi gelebilseydi, durum daha farklı olurdu. Kaza mahaline birkaç yüz metre mesafedeki özel hastaneden sağlık görevlisi talebi yerine getirilseydi, kaza sonrası erken müdahale imkanı mümkündü. Neticede mukadderat buymuş! Zeynep'in kaderi de bu ihmal ve dikkatsizlikler zincirine bağlıymış. Acılı baba sevgili Muhittin bey, bu ihmal ve düzensizlik zincirini kırmak için büyük bir mücadele başlattı. Zor ama, İnşallah faydalı olur.. Zira başarı, topyekün eğitim ve mantık değişimine bağlı.. Adetlerimizde çok güzel bir uygulama var. Doğumlarda "Allah analı babalı büyütsün!" denir. Ayrıca ölümden konuşulurken de " Allah sıralı ölümler versin!" diye dua ve temenni edilir. Bunlar gerçekten çok hikmetli sözler. Ama insanız. Her canlı ölümü tadacak. Ayrıca bizim inanışımıza göre, ölmek yok olmak değil; aksine sonsuz yeni bir hayatın başlaması demek. Ölümü düşünerek, ondan ibretler alarak yaşayanlara ve ölümden sonraki sonsuz hayat için hazırlık yapanlara ne mutlu.. Tangören ve Kurt ailelerinin büyük acılarını paylaşır; ölenlere rahmet, kendilerine sabırlar dileriz.