Bilirsiniz yaşadığınız muhit küçükse buralarda herkes birbirini tanır ve yüzlerini ezberler. Geçtiğimiz hafta yaşanan iki intihar vakası beraberinde çok sayıda insanı da etkiledi.
Her intiharın biz bilmesek de bir hikâyesi ve nedenleri vardır. Araştırma sonuçlarına göre genetik faktörler, kişinin yetiştiği çevre şartları, aile şartları ve çocukluk hayatı, yaşadığı acı olaylar, sevdiklerinden kayıplar gibi pek çok etken kronik depresyona sebep olmakta ve depresyon süresi uzayınca "majör depresyon" ortaya çıkıp intihara yol açmaktadır. Ülkemizde 2013 yılında intihar edenlerin sayısı 3225 kişi gibi acı bir sonuç. Son 20 yılda ise yaklaşık 40 bin kişi hayatını sonlandırmış.
Sebepler ne kadar çeşitli olsa da hepsinin ortak yönü, intihar eden kişilerin büyük bölümü intihar etmek konusunda bir süre kararsızlıklar yaşarken, hayatla ölüm arasında gidiş gelişler sırasında intihar edeceklerini çeşitli vesilelerle "ima" etmeleridir. Ancak olumsuz bir şekilde damgalanacaklarına inandıkları için bunu açık ifade edemez ve yardım almaktan çekinirler...
Otoyol devriyesi olarak Golden Gate köprüsünde görev yapan emekli polis Kevin Briggs TED'deki konuşmasında intihar edenlerin, intiharın (köprüden atlamanın) kendisini bütün endişelerden ve kederlerinden kurtaracağına inandıklarını anlatıyor.
Ümitsizlik, her şeyin kötüye gittiğine ve asla daha iyi olamayacağına, elinden hiçbir şey gelmediğine inanmak, hayattan kopmak bu kadar kolay olmamalı. İntiharı düşünen kişiler başkalarını incitmek için bunu yapmazlar. Onlar sadece acılarına son vermek isterler. Tabii intiharın alkol ve uyuşturucuya müptela olmak gibi farklı yolları da var.
Arkadaşınız veya sevdiğiniz birisi sizi gece yarısı telefonuyla yatağınızdan kaldırıp intihar etmek istediğini söyleseydi ne yapardınız? Ne söyleyebilirdiniz?
Ben bu travmayı uzun yıllar önce yaşadım ve sabah namazına kadar süren telefondaki konuşma arkadaşımın korkuları ile sadece bir yüzleşmekten ibaretti. Üç saatte on yıl yaşlandım ama bir hayat kurtuldu ve sonra ben ona ne anlattıklarımı düşündüm. Kendisini tekrar aradığımda kendisini intihardan vazgeçiren şeyin ne olduğunu sordum. Ne söyledi biliyor musunuz "beni dinledin..." dedi. Bu tecrübeyi "Hayat Fıçısı" kitabımda okuyucularımla paylaştım.
Bu aslında intihar girişimcisinin attığı yardım çığlığıdır ve hepsi birbirinin aynıdır.
Binlerce kilometre uzakta, otoyol polisi Kevin'in hikâyesi de bunu doğruluyor.
"11 Mart 2005'te olası intihara meyilli bir kişinin Kuzey Kulesi yakınlarında köprünün kaldırımında yürüdüğüne dair bir çağrı aldım. Motosikletimle kaldırımda ilerledim ve bu adamı kaldırımda ayakta dururken gördüm. Beni görünce korkuluğun diğer tarafına geçti ve kulenin etrafını saran küçük borunun üzerine çıktı. Sonra bir buçuk saat boyunca bana mutsuzluğunu ve çaresizliğini anlattı. O gün kendi kendine korkuluktan inmeye ve hayata bir şans daha vermeye karar verdi. Yanıma gelince onu tebrik ettim 'Bu yeni bir başlangıç, yeni bir hayat' dedim. Ama ona sordum 'neydi seni geri getiren ve umuda ve hayata yeni bir şans verdiren?' Bana ne söyledi biliyor musunuz? dedi ki:
-Beni dinledin, konuşmama izin verdin ve sadece dinledin..."
Nice köprülerin etrafında nice intihar girişimleri var. Tecrübelerimle ve gördüğüm kadarıyla yardım çığlıkları karşısında yaptığımız konuşma kadar onları dinlememiz önemli. Sadece yanlarında bulunarak onları anlamak için dinlemek, tartışmadan, suçlamadan dinlemek.
Bu kadarla, sadece onların yanında bulunarak hayata dönmek için ihtiyaçları olan şeyi verebiliriz. Çünkü yalnızlık insanları öldürüyor, kara bir delik gibi yutuyor...