Silahlara veda…

A -
A +

Terör örgütünü temsilen bir grup PKK’lının silahlara veda etmesi “ayrı devlet amaçlı PKK hareketine son verilmesi…” sürecinin başlangıcıdır.

 

Örgütün silah bırakma süreci, Kuzey Irak Süleymaniye kırsalında belirlenen merkezlerde örgüt üyelerinin gruplar hâlinde veya bireysel olarak silahlarını teslimi ile dün başladı. 3-4 ayda tamamlanması beklenen süreçte örgütün kullandığı depolar imha edilecek, kamplar da boşaltılacak.

 

Sürecin devamındaki yol haritasını da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapması bekleniyor.

 

Bugün gelinen safha uzun bir yol hikâyesidir.

 

Fahrettin Altun, Türkiye-Rusya arasında Soçi’de imzalanan mutabakat muhtırasına ilişkin eleştirilere cevap verirken (Ekim 24, 2019) “Bizim için esas mesele PKK-YPG ve diğer terör örgütlerinin varlığını sona erdirmektir. Kendi bağımsız politikalarımız var ve ABD ya da herhangi bir güç kendi çıkarlarımız ve ulusal güvenliğimize tehdit olan konularda verdiğimiz bu mücadeleye karşı bize yaptırım uygulama ya da ilişkileri kötüleştirme tehdidinde bulunacaksa kendileri kaybederler…” açıklamasını yapmıştı.

 

Savunma sanayinde; İHA'lar, SİHA'lar, Atak helikopteri, Millî Muharip Uçak Kaan, TCG Anadolu Gemisi ve gurur duyduğumuz eserler ile “savunma sanayindeki yerlilik oranını %20’den %80’e yükselten Türkiye” artık yakın coğrafyamızdaki değişimlerin önemli bir belirleyicisidir.

 

Bölgede değişim efendiler ile sınırlı kalmadı, aşağı inerek, hamilerinin yer değiştirmesi ile desteğini kaybeden terör örgütünün varlık iddiasını artık sürdüremeyeceğini kabul etmesi ile sonuçlanmıştır.

 

Bu sürecin yol taşlarını döşeyen önemli bir aktör de; dağa kaçırılan çocukları için eski HDP il binası önünde 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eyleminde "Çocuklarımız için burada mücadele veriyoruz. Çocuklarımızı almadan buradan gitmeyeceğiz" diyen “Diyarbakır Anneleri”dir...

 

Savunma sanayi alanında elde edilen başarılar Türkiye’nin sadece savunma gücünü artırmakla kalmayarak uluslararası ilişkilerde Ankara’nın daha güçlü dış politika yürütmesinin önünü açmaktadır.

 

Kendi ifadeleri ile “Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?..” diyen ABD, terör örgütünün adının ortasına “demokratik” ifadesi koyarak Türkiye’yi artık ikna edemeyeceğini biliyor. Terörist devşiren ABD teröristlerle iş birliği yapmak yerine “Türkiye ile iş birliği yapma” yolunu seçti.

 

Türkiye’nin dış politikadaki bu taban kaymasını ve sonuçlarını izleyen terör örgütleri giderek kaybettikleri dış destek karşısında devletle barışık olmayı ve topluma karışmayı tercih etti.

 

Ülkeler arası sorunların çözümünde tek güçlü aracının savunma yeteneği olduğunu ve oyunun bu kurala göre oynayacağını herkes biliyor. Bölgesel ve küresel güç haritasında artık Türkiye’nin katılmadığı bir çözümün başarı şansı yoktur.

 

“Terörsüz Türkiye”nin inşasında küresel dayatmalara ve iç kışkırtmalara rağmen PKK'nın feshi ve silahları teslim sürecinin başlaması özellikle yakın coğrafyamızda yeni bir dönemin başlangıcıdır.

 

Bu yeni dönem, terörün asıl suçluları yani "Dış Mihraklar ve Karanlık Güçlerin” oyunun dışına atılması, bizim için ise “coğrafyada” eve dönüşten ibarettir…

 

 

 

Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.