Motosiklet zevkli mi riskli mi?

A -
A +
HAZIRLAYAN: ALİ ÇELİK
Bu iki teker sevdası milletimizin ata olan düşkünlüğü diyeceğim. Aynen şanlı ecdad gibi demir küheylanlara atlanıla, rüzgara karşı kanatlanıla...
Laf işte duy da inanma.
Motor bir mecburiyet aslında, bir haber için çıkıyor dönüyorsun günün heder oluyor yollarda. Gelirsin sayfa bitmek üzere. "Hadi çabuk çabuk" diyorlar sana.
Daha fotoğraf seçeceksin de, yazacaksın da... İşin kötüsü ajans haberi geçmiş, indirmiştir müdürünün masasına.
Şimdi ben nasıl motor almayayım di mi ama?... Geçen İstanbul'da bir motosiklet fuarı vardı malum. Gitsem mi gitmesem mi? Yaaa bu kış günü kim gelir oraya?
Öyle değilmiş otoparkta binlerce motor görüyorum, içeride kalabalık omuz omuza.
Rakamları öğrenince tuhaf oluyorum 104 bin kişi girmiş fuara... Biletsizi davetiyesizi de vardır mutlaka.
Eskiden üç beş marka tanırdık, fıkralardaki gibi bir Japon bir İtalyan bir Alman... Şimdi Çinlisi, yerlisi yüzlercesi dizilmiş yan yana.
O kasklar kıyafetler, aman o  aksesuarlar... Renk renk, boy boy, marka marka... İnsanı kandırıp  kanına girecekler illa.
Motosikletçileri deşerseniz iki mevzuda konuşurlar. Biri bizde niye böyle pahalı? Yok KDV düşse, ÖTV azaltılsa. Köprüler bedava, otoyollar upucuz olsa.
Diğer muhabbet de kapı aralar işin romantik yanına. Motosikletle çıkarsan ot kokusu, toprak kokusu, yosun kokusu çam çim kucak açar sana... (küspe, tezek yazacak hali yok ya) Özgürlüktür kısaca!
Sahi öyle midir?
ÇEKEN BİLİR
50 cc'den bin küsur cc'ye kadar her boyunu kullanmış biri olarak pek katılamayacağım buna. Bir kere arabası olan basar marşa kalkar. Ama motoru olan "dolanmadan" evvel "donanmak" zorunda. Önce ne giyiyoruz? Pantolon. Lakin öyle kotla ketenle makinenin tepesine çıkılmaz. Ya hususi deri tulumlardan alacaksın ya da en azından dizlik takacaksın. Çizmen hususi olacak sonra.  Hem ucu vites kaldırmaya yarayacak, hem de topukları asfalta sürüldüğünde lime lime olmayacak.   
Sonra geliyoruz monta ama hani o sırtı beli dirsekleri takviyeli olanlardan. Allah muhafaza düşük süratlerde bile asfaltta sürüklensen çakıllar vücudunu tıraşlar.  
İşte bunun için de bir kask almanız icap ediyor ayrıca. Ucuz kasklar polise "işte var" deyip cezadan yırtmanızı sağlasa da, bir işe yaramaz. Kaza anında tezgahtan düşen karpuz gibi yarılıverir maazallah.
Yani diyeceğim arabaların kapılarına bile katlanamayan dar canlı arkadaş küçük bir kaporta taşıyacaktır kafasında. Ki bu alamet adamı yarı yarıya sağır yapar. Hoh deyince buharlanan bir cam dayanır burnuna.

DONMAKLA YANMAK ARASINDA
Kışın ıslanmış enikcesine üşürsün, dizlerin donar, çenelerin keman çalar. Yağmurda sucuk gibi ıslanırsın, romatizmaların azar. Yazın gün boyu ısınıp zifti çıkmış asfaltı daha fazla hissedersin, güneş ısıtıcı olmaktan çıkar kavurucu gelmeye başlar. O elbiselerin içinde buğulama olur fırın sütlaca dönersin adeta. Motorun harareti bir sühunet şeklinde yapışacaktır bacaklarına. Ülen zaten altındaki deri, üstündeki deri, eriyip akarsın adeta.  Trafikte sıkıştığını düşün kamyonlar ortalığı egzoza boğar. Bu duman var ya adamı lodosta tütmüş kömür sobası gibi çarpar.
Diyelim küçük bir işin var evrak takibi filan. Motoru park ettin, kask, mont, eldiven, bellik, dizlik, kaldı mı kucağında. Az yük değildir, uydurukları bile okka tutar.
Peki bunun hiç mi zevkli yanı... Olmaz mı zaten dergiler, siteler hep onu yazıyorlar.
Bir motor (küçüklerinden bahsediyorum tabii) bir arabanın beşte biri kadar yakar ve altı tanesi otomobilin sığdığı yere sığar. Seridir pratiktir, trafiğe yükü olmaz.
Bu yüzden bazı ülkeler özendirir vergiden muaf tutarlar. Bilhassa Uzakdoğu'da. Malezya Endonezya ve Tayland'da iki kişiye bir motor düşer. Ak sakallı amcalar ve tülbentli teyzeler bile seleye kurulurlar.
Avrupa'ya bakarsanız iklimin nispeten mutedil olduğu Akdeniz kuşağında motor adetleri bize fark atar.  Misal İtalya'da  yüz kişiye 181 motor düşer,  İspanya'da 105, Yunanistan'da 97... Bizde ise 2 nokta 8. Üç bile olmamış daha. Takriben iki yüz milyon dolarlık bir pazar, buna rağmen dünya devleri ısrarla yükleniyor. Genç bir nüfusumuz var zira.
İYİSİ PAHALI, UCUZU TEL MAŞA...
Bir insanın hanımını arkasına alıp yola çıkabilmesi için güvenmesi gerekir altındaki motora. Evet günümüzde taksi konforunu aratmayan modeller var ama fiyatları maalesef mütevazı değil bir kaç yerli araba parasına. 

BİLMEM Kİ NE ALSAM?
Yeni başlayanların gözü elbette minik tekerlekli scooterlarda ancak bunları kullanması kolay değil. Tekerlek ne kadar küçükse problem o kadar büyür.  Sallar, sarsar, manevrası zayıftır, çukur tümsek adamı felaket yorar.
Hava ve yol şartları ne olursa olsun uzun yol gidebilen endurolar iyidir hoştur da... Biraz cebinizi yakar.
Amerikan hayat tarzına özenenlerin bindikleri Chopperlar ise umumiyetle ununu elemiş eleğini asmış amcalar tarafından alınırlar. Hiç heveslenmeyin bir kere bizim gibi orta direğin parası yetmez bunlara... Chopper, parçalamaktan gelir. Takar takıştırır kendilerine has bir alet çıkarırlar. Bunların altları yere yakındır, ilk kasiste çakılırlar.
Touring sınıfı motorlar seyahati seven abilerin tercihidir. Aaa demin buradaydı bir arayım dersin bakarsın filan şehirde, feşmekan mekanda.
Racingleri biliyorsunuz. Hani o gecenin sükunetini cayırtı ile yırtan, kornaya basmak yerine gazı açan desibel özürlü çocuklar. Bu motorların devirleri dakikada 18-20 bine ulaşır ve 200 kilometreyi aşmakta zorlanmaz. Çabuk ivmelenir içinizi bir hoş yapar. Genç işidir kız arkadaşını hız arkadaşının üstüne atar otoyolu fütursuzca çalkalarlar.
Türkçemizde dört harfli kaç hece var ki? Keyf, zevk, hırs... Hepsi motora yakışır ama bir de "risk" geliyor aklıma...
Abi peder kalın, para pilav. Almışken şöyle afilli bir şey ossun diyorum bizimkine dokunmaz.
Aman çocuğum dokunmak ne kelime parçalar. Sen, sen ol küçükten başla, sakın ola ki 125 cc'yi aşma. Baktın oluyor 150-250 cc... Öyle 600'lere 1000'lere sıçrama.
Arabada frene basarsın durur, durmazsa kayar, çarpar. Çok çok masraf açar. Motorda vuran kaporta değil vücudun olacaktır Allah muhafaza o çelik bariyerler var ya giyotine döner o anda.
Arkama kankamı atayım, bi gezsin fukara.
Sakın ha, ona çok vardır daha. Bir kere hata yapabilirsin, ikinciye şansın olmaz asla.
Motosikletçi dediğin devamlı korku içinde olmalıdır, rüzgarı, zemini de kollamalıdır ayrıca.
Baktın virajda kayıyor salla motoru gitsin, sen usturuplu düşmeye bak. Dengesi kaybolan bir motoru Kenan Sofuoğlu bile zor toplar.
Gel beni dinle kauçuk esaslı lastikler al, üçüne beşine bakma.
Ve şunu unutma ölümlü kazaları ürkekler değil "ben oldum" diyenler yapar.

KİRLENMEK GÜZELDİR
Cross motorlar yüksek seleleri ve dişli lastikleri ile dikkat çekerler. Geniş gidonları ve uzun amartisörleri ile asfaltta kullanımları da rahattır. Araziye çıktılar mı Arap atı gibi atlar, zıplar, ne kuma aldırırlar, ne çamura. Sürücüsü toprak rengi olacaktır bu arada.
Derelerden kolayca geçebilen, manialara takılmayan Cross motorlar büyük hacimli değildirler ama yüksek torkları ile zemini ağlatırlar adeta.  "Demir at" tabirini hak ederler layıkıyla... 


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.