Güney Kıbrıs Rum yönetiminin, Avrupa Birliğine tam üyeliği mevcut anlaşmalara göre hukuka aykırı olup gayrimeşrudur. Gerek Londra, Zürih Anlaşmaları gerekse 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına göre; -Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıs'ın bütününü temsil edemez. -Kıbrıslı Rumların liderinin bütün Kıbrıs adına imzası geçersizdir. -En mühimi ise, Kıbrıslı Rumlar ya da Türkler herhangi bir ülke ya da ülkeler birliği ile tek başına siyasi, ekonomik ve diğer konulardaki birliğe kesin olarak giremez. Peki o zaman anlaşmaları açıkça inkar eden Avrupa Birliğine nasıl güvenilir? "ENOSİS gerçekleşti" Yunan basını ENOSİS'in gerçekleştiğini manşetlere taşırken, Yunanistan Başbakanı Simitis "ENOSİS gerçekleşti" demiştir. Daha sonra AB'ye girmesi gerçekleşti diye düzeltmişse de; söz kalbin aynasıdır. Zaten Bush da Müslümanlara karşı Haçlı Seferi açılacağını itiraf etmemiş miydi? Gelen tepkiler üzerine bu sözün yanlış anlaşıldığını söylemişti. Ama iş kişinin aynasıdır. ABD-İngiliz ordusunun Irak'taki katliam, soygun ve işgali, İslâm Dünyasına Haçlı Seferi açıldığının ispatıdır. Yıllardır Haçlı Seferinden bahsettim. Ama nedense bazıları hep yazılarımdan huzursuz oldu. Bakalım bu insanlar onların Haçlı Seferi sözlerinden aynı derece rahatsız olacaklar mı? Yine söylüyorum; Annan planı da Kuzey Kıbrıs'ta ENOSİS'i gerçekleştirmeyi hedefliyor ve tuzaklarla doludur. KKTC'nin Sevr'idir. Bu plan ile Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin geçmişte anlaşmalarla elde ettiği bütün haklar sıfırlanmaktadır. Annan planını İngilizler hazırladı. Bu şartlarda 5 yıl en geç 10 yıl sonra Kıbrıs'ta Türkler tamamen yok olmaya mahkumdur. Rauf Denktaş'a karşı çıkanlar AB, Rum, Yunan paralı ajanı ya da gafilin gafilidir. Hedef Türkiye'yi kuşatmaktır Türkiye Ege Denizinde Edremit Körfezinden-Kaş Burnuna kadar Yunanistan'ın stratejik işgali altındadır. Türkiye'nin açık denizlerle irtibatı sadece Kaş Burnu ile İskenderun Körfezi arasıdır. Annan planı ile KKTC'nin fiili ve hukuki varlığı sona erdiğinde; Türkiye denizlerden tamamen tecrit edilmiş olacaktır. KKTC'nin hukuki ve fiili varlığı yalnız Kıbrıslı Türklerin değil, daha ziyade 70 milyon Türkün ve Türkiye'nin güvenlik meselesidir. AB'nin politikası; uyut ve unut Avrupa'nın Türkiye politikası; uyut ve unuttur. Yarım asra yakın bir zaman (44 yıldır) Türkiye, AB'nin kapısında bekletilmiştir. Ama İNŞALLAH bir 44 yıl daha bekletmeye AB'nin ömrü yetmeyecektir. Bu işte Kıbrıs bahanedir. Varsayalım Kıbrıs konusunda taviz versek dahi; önümüze aşağıdaki tavizlerin konmayacağını kim garanti edecektir? -Ege'de karasularının 12 mile çıkarılması. Bu durumda Ege Denizinin yüzde 97'si Yunanistan'ın olacaktır. İstanbul'dan İzmir'e giden bir Türk gemisi Yunanistan'dan vize almak zorunda kalacaktır. -Kıt'a sahanlığı, uluslararası deniz hukukuna göre bazı yerlerde Ege Denizinin ortasına kadar Türkiye'nindir. Ama Yunan tezine göre Türkiye'nin hakkı sıfırdır. -Hava sahasının 10 mil ısrarı. -Fener Ortodoks Rum Patriğinin dünyadaki bütün Ortadoksların dini lideri (ekümenik) tanınması, Lozan'a göre İstanbul'daki Rumların lideridir. -İstanbul'da surlar içinde Vatikan gibi dini devlet kurulması ve bilahare Bizans'ın kurulması -Ayasofya'nın kiliseye dönüşmesi -Güneydoğu Anadolu'da Kürdistan, -Doğu'da Ermenistan kurulması. Kardak dahil 101 konuda taviz, AB'nin çelik kasaları içinde olup önümüze konulmak üzere bekletilmektedir. Benim anlayamadığım "Ver kurtul diyenlerin" hain mi ya da gafil mi olduğudur.