23 Kanuni Sani 1933 tarihli Son Posta Gazetesinde "Cemaat huzurunda ilk Türkçe Kur'an tilaveti... Dün yüzlerce kişi Hafız Yaşar Bey'i alaka ile dinledi." Kazım Karabekir Paşa milli kahraman Cafer Tayyar Paşa'ya hatıralarını İslam harfleri ile verirmiş. Salacak'taki evinin döşemeleri altından evin yeni sahibi Yahya Kiğılı tarafından bulunmuştur. Eserin ismi "İstiklal Harbimiz"dir.
18 Temmuz 1923'te Ankara istasyonundaki binada Teşkilat-ı Esasiyenin anayasada müzakeresinin ikinci gününde Türkiye'nin Hıristiyanlaştırılması çok çetin tartışmalarla yapılmıştır. Görüşmelerde Mustafa Kemal'in reisliğinde şunlar bulunuyordu: Fethi Bey Dahiliye vekili, Mahmud Esad Bey iktisad vekili, Tevfik Rüştü Bey Sıhhiye ve Muavenet-i İctimaiyye vekili, Fevzi Bey Natia vekili, Ağaoğlu Ahmed Bey Matbuat umum müdürü, Mebuslardan Ziya Gökalp, Sivas mebusu Rasim İhsan, Erzincan mebusu Saffet Bey (katiplik yapıyordu) Başvekil Rauf ve Maarif sahibi Safa Bey CHP milletvekili Ruşeni Barkan'ın 1926'da yazdığı "Din yok milliyet var" kitabını Mustafa Kemal'e sunmuş. Mustafa Kemal'in kenar notu "Aferin alkışlar" olmuş.
Ben geldiğim sırada (Kazım Karabekir) Tevfik Rüşdü Bey söz söylüyordu: "Ben kanaatimi, millet kürsüsünden dahi haykırırım! Kimseden korkmam!.. Teşkilat-ı Esasiyemizde dinimiz apaçık yazılmalıdır!.. Ben söz aldım ve sordum: ".. Teşkilat-ı Esasiye'de Dinimizin İslam olduğu yazılıdır. Tevfik Rüştü Bey! Hangi kanaati haykıracaksın? Teşkilat-ı Esasiyeye apaçık hangi dini yazdıracaksın?.. Hıristiyanlığı mı?!"
Mahmud Esad Bey söz aldı ve sertçe cevap verdi: "... Evet, Hıristiyanlığı!.. Çünkü İslamlık terakkiye manidir!.. Bu dinle yürünemez, mahvoluruz!.. Ve bize kimse de ehemmiyet vermez!.."
Ben söz alarak dedim ki: (Kazım Karabekir) "İslamlığın terakkiye mani olduğu, Avrupalıların uydurmasıdır. Bu meseleyi istediğiniz kadar münakaşa edebiliriz. Fakat münakaşa tahammülü olmayan bir mesele varsa, din değiştirmek gayretidir!.. Netice İslam kalırsak, mahvolmayız fakat bu din değiştirme oyunuyla bizi kolay mahvedebilirler!.. Hıristiyan Bizansı, İslam- Türk yıkmış ve yerine geçmiştir. İngilizler, Fransızlar 1853'te İslam Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak yaparak, Hıristiyan Rus İmparatorluğuna karşı harb ettiler. İçinden yeni sıyrıldığımız Cihan Harbinde Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan Hıristiyan devletleri, yine İslam- Türkle ittifak yaptı ve İtilaf Devletlerine karşı birlikte harb etti. Yüzümüze kimse bakmazmış, ne demek?"
Fethi Bey söz alarak bana gayet sert, kat'i cevap verdi: "Karabekir!.. Türkler, İslamlığı kabul ettiklerinden böyle kaldılar!.. Ve İslam kaldıkça da bu halde kalmaya mahkumdurlar... Bunun için İslam kalmayacağız!.."
Ben de aynı sertlikte şu cevabı verdim: "Fethi Bey, bu yabancı fikri şiddetle reddederim!.. Geri kalmaklığımıza amil olan şey, bir değildir. Fütuhatçılık, temsil kudreti göstermemek, Avrupa'nın ilim ve irfan cephesiyle temazsızlık, idarede istibdat gibi mühim sebebler vardır. Aynı yanlışları yapan Hıristiyan devletlerin de yıkılıp gittiğini bilmez değilsiniz! Bir zelzelenin hakiki sebeblerini araştırmayıp onu gülünç bir sebebe bağlamak kadar, bu İslamlık terakkiye manidir fikrinizi garip bulurum!.. Bu yabancı ve tehlikeli fikrin aramızda da ilmi münakaşaya tahümmül edemeyecek kadar taraftar bulmasından çok müteessir oldum. Fakat ben iddia ediyorum ki, Türk Milleti ne dinsiz ne de Hıristiyan olur! Hakikat budur! Bir milletin asırlardan beri en mukaddes duygularını bir hamlede atabileceğine inanışınız objektif bir görüş değil, hayalinizdir!.."
Düzeltme: Geçen günkü yazıda sehven Besim Atalay yerine Beşir Atalay yazılmıştır. Okuyucularımdan özür dilerim.