"Borç alan emir alır." Ak Parti iktidarının hizmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Ama içlerinde en önemlisi ise; IMF ve Dünya Bankasından borç (kredi) almamasıdır. Bülent Ecevit Dünya Bankasından 1 milyar dolar aldığında kendisine şu ültimatom verildi: "Türkiye tarım ülkesi olmaya mecburdur. Sanayi ülkesi olamaz." Başka bir kredi alındığında IMF'nin istediği 16 kanun bir gecede çıkartıldı.Taksim Gezi Parkı protestolarının temelinde IMF ve Dünya Bankasının intikamı vardır. Son hadiselerle de aynen vakidir. Ak Parti iktidarına kadar, Türkiye dış politikada bağımsız değildi. ABD ve AB'nin görüşlerine ters düşmeyen bir politika takip ediliyordu. Suriye ve Mısır meselesinde iktidar halkın şerefi ile mütenasip bir dış politika uygulamaktadır. AB diplomatlarının hazırladığı son raporda: Türkiye, Somali, Afrika, Ortadoğu Kuzey Afrika ve Balkanlar'da faaliyetleri önlenmelidir denmelidir.Bu rapordan sonra MOSSAD ve CIA emrindeki sözde İslami terör teşkilatı Somali başkentinde Türkiye büyükelçiliğine saldırdı. Bir polisimiz şehid oldu. Dünyanın meşhur dışpolitika strateji uzmanlarına göre, dünyanın her köşesinde olan terör ve karışıklıkların ardında emperyalist güçlerin istihbarat teşkilatları vardır. Türkiye ise bu konuda bir numaralı hedeftir.Emperyalist dış güçler, o ülkenin gençlerini kandırarak ya da satın alarak karışıklık, terör ve tahribatı yapmaktadır. Yıllar sonra, Batı'nın çirkin yüzünü gördük. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda Batı, münafıktır. İnanmaz ama inanır görünür. Tazminattan bu yana bu ülkeyi elit bir tabaka sömürdüler. Ve halka yukarıdan bakarak aşağıladılar. Adnan Menderes'i kendilerine katılmadığı için idam ettiler. Turgut Özal halkla bütünleştiği ve ülkedeki hizmetleri sebebiyle zehirlediler. Başbakan Erdoğan ise ilk defa dışpolitikada milli yani Türkiye'nin menfaatlerini ön plana aldı.Cumhuriyet tarihinde Erdoğan'ın hizmeti rekordur. Bu ülkeye en çok hizmet eden kişidir. Erdoğan'a düşmanlık halkla bütünleştiği içindir. Türkiye'de çok sayıda yolsuzluklar oldu. Fakat son yolsuzluk siyasi olup postmodern bir darbe teşebbüsüdür. Tahminime göre hedef Başbakandır. Çünkü İsrail, ABD ve hatta AB Erdoğan'sız bir Türkiye istemektedir.Bazı şer gibi görünenler hayırdır. Bazı hayır gibi görünenler şerdir. Siz bilemezsiniz buyruluyor mealen. Meselelere çok geniş açıdan bakmak gerekir. İsrail ve emrindeki ABD Türkiye'yi kuşatmaktadır. Seçimle gelen Mursi'nin devrilerek askeri cunta, Suriye'deki facia ve 200 bine yaklaşan katliam Bengaldeş'te bir cemaat liderinin idamı, Irak'ta Maliki'nin iktidarı aslında Türkiye'ye karşı yapılmıştır. Son postmodern darbe teşebbüsü ile ülke yani halk milyarlarca TL kaybetti. Gezi olaylarında devletin kaybı 100 milyar TL ve faiz lobisinin kazancı 78 milyon TL idi. Muhalefet partisi bu postmodern darbelerin içinde değilse de, iktidar hırsları ile hadiselerin üzerine körükle giderek adeta dolaylı destek vermektedir.Asil Türk halkı Türkiye'nin ekonomik gelişmesini, zenginleşmesini, demokratikleşmesini istemeyen dış güçler içerdeki bazı bürokratlar ve görevlileri kullanarak Türkiye'yi kaosa sürükleyerek Yunanistan'dan daha beter hale getirmek istemektedirler.Uyanınız ve seçimle iş başına gelen iktidarımıza ve cumhuriyet tarihinde bu ülkeye en çok hizmetle şereflenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sahip olunuz. Yoksa kaybeden siz olursunuz. Menderes ve Turgut Özal'ın muhalifleri bile sonradan bu kişileri aradılar. Demokrasiye, iktidarına, hükümetine ve başbakana sahip olmaya mecburuz. Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlerin şerrine karşı...