Seni üzmemek için, "Paranın rengi olmaz, siyahı da beyazı da bizimdir." dedik. Hepsini kucakladık. Zaten kara para, 'kara' değildi, naylon fatura 'naylon' değildi, kara kutu da 'kara' değildi. Öyle değil mi? Sevgili sıcak para! Ülkemizi, "Gelişen Piyasalar" ya da "Yükselen Piyasalar" diye tercüme edilen "Emerging Markets" kategorisine soktun. Bazı münafıklar, bu kavramı, "Yolunan Piyasalar" olarak Türkçe'ye aktardı, ama sen sakın üzerine alınma ve gücenme. 1994, 1999 ve 2001'de negatif büyüyen ekonomi senin kıymetini bilemediği için yere çakıldı. Üç defa ders verdin ve tokat attın. Yetmediği anlaşılıyor. "Sizde bu ense oldukça!" dediğini duyar gibiyim. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda 21 tane banka cesedi var. Ölüm ve öldürülme sebepleri farklı da olsa, hepsinin ortak bir tarafı söz konusu.. Bunların tamamı, senin kurduğun tiyatroda oynadı. Bazıları, başka bir kimlikle oynamaya devam ediyor. Sen onları çok iyi tanırsın. Sevgili sıcak para! Senin sayende, sanayi şirketlerimiz bile köşeyi döndü. Faaliyetlerinden zarar etseler de, bilançolarını faaliyet dışı kârlarla süslediler. Ülkemizin finans sektörünü seni memnun etmek için yapılandırdık. Sığ ve hacimsiz piyasalarımızı emrine verdik. Doğrusu, sen de hiç tereddüt etmedin, tepe tepe kullandın. Bu arada, biz de sebeplendik. Ülkemizin riskini, 'ekonomik', 'finansal' ve 'politik' boyutlarıyla sürekli olarak gözetim altında tuttun. Devlet ricali hapşırsa, risk primi tahsil ettin. Bizzat kendi varlığının bir risk faktörü ve saatli bomba olduğunu hep unuttun ve unutturdun. Yüksek dış ticaret açıklarına rağmen sayende döviz sıkıntısı çekmedik. "Ne pahasına?" diye hiç sormadık. Cömertçe sağladığın sahte refah ve sersemletici illüzyon ile kendimizden geçtik. Makroekonomik poblemleri ve yapısal reformları erteledik. Sevgili sıcak para! Kemal Derviş, yaz başında ve geçenlerde sana vergi koyulabileceğini dile getirdi. Başkası söylese, "Zırva tevil götürmez" diye gülüp geçersin. Derviş'i ciddiye almanı tavsiye ederim. Biliyorsun bazen söyleyen, söylenenden daha önemlidir. Ama senden korkulur, sen bu vergi dedikodusunu da hemen iskonto edersin. Duydum ki, Sayın Derviş'e, İspanyol yazar Miguel de Cervantes'in ünlü yapıtı "Don Kişot'u" (Don Quixote) şık bir paket içinde sunmak için sabırsızlanıyormuşsun. Malezya Başbakanı Mahathir'e de aynı kitaptan göndermiştin. Mahathir kitabı açmadan iade etmişti. Sen bilirsin. Sevgili sıcak para! Ekonomik büyüme, büyük ölçüde senin girişine, daralma ve durgunluk ise senin çıkışına endekslendi ve duyarlı hale geldi. Kısa vadeli ve spekülatif bir kimliğe bürünerek, makro-dengeleri (ödemeler dengesi, ekonomik büyüme, fiyat istikrarı) sürekli olarak şantaj altında tuttun. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda döviz kuru ve faiz haddi ikilisinden sadece bir tanesini kontrol edilebiliyoruz, diğerini büyük ölçüde senin operasyonlarına terk ediyoruz.. Bankacılık sektörümüze yönelik 'kumarhane bankacılığı' (casino-banking) yakıştırması da senin eserin. Risk, getiri, likidite ve vade üçgeninde portföy yöneten zât-ı âliniz için, böyle bir bakış açısının rasyonel olduğu söylenebilir. Ne var ki, senin yüzünden, Türkiye ekonomisinin yönetiminden sorumlu olan siyasî irade de zaman zaman ülkesine bir portföy yöneticisinin gözlükleriyle bakmaya başladı. Ne olduysa, ondan sonra oldu zaten. Hoşça kal, sıcak para!