Diyelim ki, estetik kaygılarınız tavan yaptı, depresyona girmek üzeresiniz. Sıkıntılarınızı gidermek için pratik çözümler arıyorsunuz. Mesela.. Terazinin ayarlarıyla oynayarak, göbeğinizi inceltebilir, kilonuzu azaltabilir misiniz? -Hayır! Aynayı temizleyerek, parlatarak, yüzünüzü güzelleştirebilir misiniz? -Hayır! (Masal kahramanı kıskanç ve mağrur kraliçe, "Ayna ayna, söyle bana! Var mı benden güzeli, bu dünyada?" diye şişinerek, kim bilir, kaç tane ayna parçaladı.) *** Farkında mısınız? Birtakım zevat, para politikasını birbirinden ilginç hedeflerle donatmaya başladı. Para politikası, bazı fonksiyonları itibariyle aynaya ya da teraziye benzetilebilir. Aynanın doğru dürüst göstermesini, terazinin saptırmadan tartmasını beklemek hakkınızdır. Ne var ki, sadece para ve kur ile oynayarak reel kesimin yapısal problemlerini çözemezsiniz. Para politikası, reel kesimin dertlerine sihirli çözümler sunan bir iksir değildir. Merkez Bankası'nın yakasına yapışarak, harika projelere imza atamazsınız. Olsa olsa, ülkenin risk primini yükseltirsiniz. Son tahlilde.. İktisat politikaları, bir öncelikler listesidir. Her derde deva, olumsuz yan etkisi olmayan "şifalı ot" değildir. Para politikası söz konusu olduğunda da durum aynıdır. *** Gelelim zurnanın zırt dediği yere.. Popülist siyaset, Merkez Bankası ile sürekli kavga ederse, kim kazanır? Hiç şüpheniz olmasın, siyaset galip gelir, ülke kaybeder. Küresel sermaye, bu kavgayı mükemmelen fiyatlar, cezayı keser. Ulusal ve küresel tecrübe, anlamak isteyenlere şunu söylüyor: Fiyat istikrarını ve finansal istikrarı göz ardı ederek "büyüme ve istihdam" sağlamayı amaçlayan para ve maliye politikaları, ileride yeşermesi kesin olan krizlerin tohumlarını ektikleri için, nihai olarak, kendi hedeflerini telef eden "miyop" politikalardır. Dolayısıyla, teraziyi ve aynayı rahat bırakmakta fayda var.