Aydınlar gerçek İslama ulaşamıyor

A -
A +

Geçenlerde gazeteler, ateistliği, "tanrı tanımaz"lığı ile ünlü 81 yaşındaki İngiliz felsefe profesörü Antony Flew'in "U" dönüşü yaparak artık bir yaratıcıya inandığını, bugüne kadar verdiği yanlış fikirden dolayı özür dilediğini yazdılar. Bu tür dönüş haberlerine son yıllarda sık sık rastlıyoruz.. 19. asır inançsızlığın yaygın olduğu bir asırdı. Bu asırda, pozitivist görüşe yani inançsızlığa inanmış fen adamlarında, fennin gelişmesiyle dinin sona ereceği inancı hakimdi. Bunların tahminlerine göre, 20. yüz yılda, din diye bir şey kalmayacaktı. Fakat yanıldılar; bilhassa 20 yüz yılın ikinci yarısından sonra hızlı bir şekilde dine yöneliş başladı. İnançsızlığın hakim olduğu devrede de yaratıcıya inanan kimseler yok değildi. Amerikan fen adamı Edisonbunlardandı. Birçok buluşları yanında, ilk elektrik ampulünü yaparak her yeri aydınlatan bu meşhûr kâşif hakkında, onun en yakın mesâi arkadaşı olan Martin Andre Rosonoff, şu hâtırayı anlatıyor: Bir gün laboratuvara girince, Edison'u kendinden geçmiş, çok dalgın bir hâlde, hiç kımıldamadan, elinde tuttuğu cıva kabına baktığını gördüm. Beni görünce dedi ki: "Şu civaya bak! Bu ne muazzam bir eserdir! Ben cıvaya bakınca bunu yaratanın büyüklüğüne hayran oluyorum. Bunun özelliklerini düşündükçe, aklım başımdan gidiyor. Bana dünyadaki bütün insanlar hayrandır. Benim yaptığım birçok keşifleri, birçok yeni buluşları birer hârika, birer başarı zannediyorlar. Beni, insanüstü bir varlık gibi görmek istiyorlar. Hâlbuki, ne büyük hatâ! Ben, beş para bile etmeyen bir insanım. Benim keşiflerim esâsen dünyada bulunan, fakat o zamana kadar insanların göremedikleri büyük hârikaların ufacık bir kısmını meydana çıkarmaktan ibârettir. Bunu ben yaptım diyen bir insan, en büyük yalancı, en büyük budaladır. İnsan, elinden hiçbir şey gelmeyen âciz bir mahlûktur. İnsan, ancak bir parça konuşabilen, biraz düşünebilen bir mahlûktur. İyi düşünse, kibre, gurûra kapılmaz, aksine, ne kadar boş olduğunun farkına varır..." Ünlü Rus yazarı Solzhenitsynde, bir gün, bir üniversitede Amerikan gençlerini başına toplayarak onlara, şöyle hitap etti: "Ben buraya gelince, çok bahtiyâr olacağımı zannetmiştim. Ne yazık ki, burada da büyük bir boşluk hissediyorum. Çünkü siz, artık maddenin esîri olmuşsunuz. Evet, burada hürriyet var, herkes istediğini yapıyor. Fakat, rûhları bomboş. Hâlbuki, insanı hakîkî insan yapan, onun gelişmiş, temizlenmiş rûhudur. Size tavsiyem şudur: Rûhunuzu geliştirmeye, güzelleştirmeye bakın! Ancak o zaman, memleketinizde bulunan ve sizi de üzen çirkinlikler yok olmaya başlar. Dîne önem verin! Din, insan rûhunun gıdâsıdır. Dînine bağlı insanlar, her işte sizin en büyük yardımcınız olacaktır. Çünkü, onları Allah korkusu doğru yoldan ayırmaz. Sizin en büyük zâbıta kuvvetiniz bile, herkesi gece gündüz murâkabe edemez. İnsanları fenâlıktan alıkoyan polis değil, onların duyduğu Allah korkusudur." Türkiye'ye gelip, atomda saklı muazzam enerji hakkında serî konferanslar veren atom bilgini W. Heisenberg diyor ki: "Bütün konferanslarımda atomdaki enerjiden nasıl istifâde edilebileceğini anlattım. Şimdi aklımıza haklı olarak şu suâl gelmektedir: Bu muazzam kudreti, küçücük yere kim ve nasıl koydu? Buna ancak metafizik (ilâhiyat) cevap verecektir. Buna da, İslâm dîni cevap verir. Arkadaşım atom âlimi Hahn ile aynı fikirdeyiz." Bugün bu tür aydınların, fen adamlarının en büyük sıkıntısı gerçek İslama ulaşamamalıdır. İslam diye sunulan inancın da onları tatmin etmemesidir. Gerçek İslama ulaştıkları zaman aklıselim bütün fen adamları ve aydınlar seve seve Müslüman olacaklardır. Bunu gören Yahudiler ve Hıristiyanlar, ismi İslam olan ve gerçekte İslamla ilgisi olmayan, içi boşaltılmış "Light islam" "IIımlı islam" veya terörü esas alan İslamı ortaya çıkartarak fen adamlarının İslama yönelişlerinin önünü kesiyorlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.