Birine dil uzatılırsa...

A -
A +

Eshâb-ı kirâmdan birine dil uzatan kimse, hepsini lekelemiş olur. Çünkü, hepsinin îmanı, itikadı birdir. Birine dil uzatan, hiçbirine uymamış olur. Onlardan birini kötülemek, onun söylediklerine inanmamak olur. İslamiyeti bizlere bildiren, onların hepsidir. Onların herbiri âdildir, doğrudur. Herbirinin İslamiyette bildirdiği birşey vardır. Herbiri âyet-i kerîmeleri getirerek, Kur'an-ı kerîm toplanmıştır. Bir kısmını beğenmeyen, İslamiyeti bildireni beğenmemiş olur. Görülüyor ki, bu kimse, İslamiyetin hepsini yapmamış olur. Böyle olan da, Cehennemden kurtulabilir mi? Bekara sûresi, seksenbeşinci âyetinde meâlen, "Kur'an-ı kerîmin bir kısmına inanıyorsunuz da, bir kısmına inanmıyor musunuz? Böyle yapanların cezâsı, dünyada, rezîl, rüsvâ olmaktır. Ahırette de, en şiddetli azâba atılacaklardır" buyuruldu. Kur'an-ı kerîmi Osman "radıyallahü anh" topladı. Hattâ, Ebû Bekr-i Sıddîk ile Ömer-ül Fârûk "radıyallahü anhümâ" topladı. Bu büyükleri kötülemek, Kur'an-ı kerîmi kötülemeye kadar gider. Allahü teâlâ, bütün Müslümanları, böyle belâya düşmekten korusun! Şii âlimlerinden birine sordular ki: Kur'an-ı kerîmi, Osman "radıyallahü anh" toplamıştır. Onun toplamış olduğu, bu Kur'an için ne dersiniz? Ona bir kusûr bulmakta, hiç fayda göremem. Çünkü, Kur'an-ı kerîme dil uzatılırsa, din yıkılır, dedi. Aklı olan kimse, Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" vefât ettiği gün, Eshâb-ı kirâmın "radıyallahü teâlâ aleyhim ecmaîn" hepsinin, yanlış bir kararda birleşeceklerini, elbette söyleyemez. Otuzüçbin Sahâbînin, yanlış bir işte, söz birliği yapması, olacak şey değildir. Nitekim, Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", "Ümmetim yanlış bir iş üzerinde, söz birliği yapmaz!" buyurmuştu. Eshâb-ı kirâmın arasında olan ayrılıklar, nefsin isteklerinden, kötü düşüncelerden değildi. Çünkü onların mübârek nefsleri tezkiye bulmuş, tertemiz olmuştu. Emmârelikten kurtulmuş, itmînana yani doğruyu anlamaya, inanmaya kavuşmuştu. Onların bütün istekleri, İslamiyete uymaktı. Ayrılıkları, ictihâd ayrılığı idi. Doğruyu meydana çıkarmak içindi. Yanılanlarına da, Allahü teâlâ bir derece sevâb verecektir. Doğru olanlara, en az iki derece vardır. O büyüklerin hiçbirini, dilimizle incitmemeliyiz. Herbiri için hep iyi söylemeliyiz. Ehl-i sünnetin en büyük âlimlerinden İmâm-ı Şâfiî "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki, "Allahü teâlâ, ellerimizi, o kanlara bulaştırmadı. Biz de dillerimizi bulaştırmayalım".

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.